Aktütün?de yaşanan terör saldırısından sonra bir saldırı da Diyarbakır?da Polis servis aracına karşı yapıldı.



Bu saldırıda 5 şehit verdik ve bir kez daha gösterdi ki bölücü terör ülkemiz üzerindeki kanlı hesaplarından kolay kolay vazgeçmeyecek...


 


         Günlerdir medyada iki önemli başlık tartışılıyor. Güvenlik ve Ekonomi... Terör örgütünün kış aylarına girmeden önce yaptığı kanlı saldırılar ülkemizin sabrını zorlarken, Balıkesir?de yaşanan  provakasyonlar birilerinin bu kanlı tabloyu etnik çatışmaya kadar vardırmak istediğini gösteriyor. Ancak her şeye rağmen Türk halkı sabrını zorluyor ve terör olaylarına karşı alınacak önlemleri bekliyor. Hava Kuvvetleri Komutanının golf oynaması ve Karakolların maliyetleri ile ilgili medyada yapılan spekülasyonlar  ise gündemin ilk sıralarında...


 


         Terörle Mücadele dünyanın en zor işlerinden birisidir. Kolay değildir. Bugün Afganistan?da terörle mücadele eden İngiliz ve Amerikan askerleri bile çileden çıkmış ve artık bir şey yapamayacakları hissine kapılmışlardır. Evet dünyanın teknik anlamda en gelişmiş orduları bile terörle mücadelede zorlanırken , Türkiye yıllardır terörle kahramanca mücadele etmektedir. Bu uğurda verilen şehitlerimiz ve gazilerimiz vardır. Ve asimetrik gelişen bu bela ile özel kuvvetlerimiz son derece başarılı şekilde mücadele etmektedir. Dünyanın bütün ordularının hareket ve manevra kaabiliyetlerinin ?sıfır? olduğu bir coğrafyada Türk Ordusu son derece hızlı ve güçlü şekilde hareket etmektedir.


 


         Geçenlerde yazdığım Aktütün yazısında da belirttiğim gibi Terörle Mücadele sabit değil hareketli ve özel birliklerin işidir. O nedenle Jandarma Karakolları sabit halden çıkarılıp hareketli özel birliklere dönüştürülmeli ya da bu karakolların emniyetleri üst seviyeye çıkarılmalıdır.


 


         Erdal Sarızeybek geçen gün katıldığı Siyaset Meydanında çok güzel tesbitlerde bulundu. "Buradaki karakollar sınırın güvenliğini sağlamaktadır ve bunların kaldırılması söz konusu olamaz" mealinde sözler söyledi. Çünkü bu ?geri çekilme ve meydanı boş bırakma? anlamına gelir diye de ekledi. Buna katılıyorum ancak kendisi de belirtti ki bölgenin coğrafyası çok sarp olduğundan misal Aktütün karakoluna saldırı yapıldığı zaman Dağlıca ya da diğer karakollardan yardım gelemiyor. Bu karakollar birbirlerine yakın olmalarına rağmen maalesef coğrafyanın sarplığı nedeniyle ulaşım aksaklıkları yaşanıyor. Bu nedenle karakola hakim tepelerin güvenliği çok iyi alınmak zorunda.


 


       Bir de Aktütün?de yapılan saldırıda Askerimizin, teröristlerin hareketlerini farkettiğini ve önce davrandığını da ekleyelim. Bu bilgi medyada bugüne kadar Sarızeybek?in söylediği netlikte yer almamıştı. Askerimiz önce davranmasaydı daha vahim bir saldırı ile karşılaşılabileceği vurgulandı... Ayrıca Polisimize şehir içerisinde yapılan saldırı da göstermiştir ki terör örgütü şehirlerdeki eylemlerini arttırma gayreti içerisindedir. Bu tehlikeye karşı da en önemli önlem kuşkusuz ki istihbarattır. Güçlü ve sağlam istihbarat en azından kolluk kuvvetlerinin duyarlı olmalarını sağlayacaktır.


 


         Sonuç itibari ile bayrağımızın dalgalandığı hiçbir yeri kaldırmak ya da bırakıp gitmek bizlere yakışmaz. Tam tersine buradaki karakollar daha güvenli ve hakim tepelere taşınır ya da emniyetleri üst seviyede alınır. Bir de karakol binaları daha sağlam ve fonksiyonel yapıda inşa edilebilir. Yoksa karakolların bölgeden tamamen çekilmesi söz konusu olamaz.


 


Unutmayın ki


 


?Gidemediğiniz Yer Sizin Değildir...?