manuelzelaya



Amerika?nın arka bahçesi olan Güney Amerika bu özelliğinden giderek sıyrılıyor.  Bir dönem askeri darbelerle şekillendirilen bu coğrafya aynı modelin yeniden uygulanmasına kitleler halinde karşı çıkıyor.



Honduras tipik bir Güney Amerika ülkesi. Ülkenin 6.5 milyonluk nüfusunun hemen hemen tamamı Mayaların soyundan geliyor. Ayrıca bir kısım Karayip yerlileri de bu ülkede yaşıyor. Ekonomik olarak inanılmaz kötü bir durumda oldukları söylenebilir.

İşsizliğin had safhada olduğu ülke dünya gündemine 28 Haziran 2009?daki askeri darbeyle girdi.

Tabi bu fakir ülkedeki askeri darbeyi anlamak için fenomen Başkan Manuel Zelaya?nın 2010 Mart ayı için aldığı ?yeni bir anayasa için halk oylaması? kararını gözden geçirmek gerekiyor. Tahmin edildiği gibi bu karar bazı çevreler tarafından beğenilmiyor ve tanıdık bir süreç devreye giriyor.

Parlemento başkanı olan Micheletti yemin ederek fiili devlet başkanı oluyor. Zelaya ülke dışına kaçıyor ve sonu bilinmeyen bir sürece de girilmiş oluyordu. Zeleya sol düşünceye yakın ve Chavez müttefiki olarak bilinen bir isim. Bu nedenle ABD?nin hoşuna gitmeyen bir figür.

21. Yüzyılda dünyanın hala bir yerlerinde darbeler olmaya devam ediyorsa bunun çok olasılıklı bir açıklaması olmasa gerek. Ki darbenin hemen ardından BBC ve The Economist?in yayınları dikkatle analiz edilmeli diye düşünüyorum. Merak edenler darbe sonrası bu yayınları inceleyebilirler.

Küba Cumhuriyeti Türkiye Büyükelçisi olan ?Ernesto Gomez Abascal? darbe sonrası yaptığı değerlendirmede ?Darbenin Latin Amerika'daki yönetimleri ve özellikle de Hugo Chavez'i hedef aldığını? açıklamıştı.

Bir başka önemli tesbit ise Fidel Castro?dan geldi: ?Eğer Honduras'da darbeciler başarılı olursa tüm Latin Amerika'da benzer askeri ayaklanmalar yaşanır. İlerici hükümetleri zorlu bir dönem beklemektedir.?

Tabi bu askeri darbeye dünyanın her yerinden tepkiler yağmaya başlayınca Micheletti hükümeti de geri adım atmak zorunda kaldı. Zelaya yanlıları sokakları ateşe vermiş her gün gösteriler düzenlemeye başlamışlardı.

honduras-political-crisis



Bu süre içerisinde Manuel Zelaya bir çok defa ülkeye girme girişiminde bulunmuş ve alternatif hükümet kuracağını, mücadelesine bu yolla devam edeceğini açıklamıştı.

30 Ekim günü darbeyle başa gelen hükümetin başında bulunan Roberto Micheletti yaptığı açıklamada krizin tarafları arasında bulunan sorunlara dair anlaşma sağlandığı ve imza altına alındığını belirtti. Buna göre:

  • Zelaya'nın yeniden göreve iadesi için son karar Kongre'de bulunacak ve bununla ilgili bir oylama yapılması

  • Ulusal Birlik hükümeti kurulması

  • Anayasal referandum ve Anayasanın değiştirilemez maddelerinin değiştirilme girişimlerinin sona ermesi

  • 29 Kasım 2009 tarihinde düzenlenmesi planlanan seçimlerin tanınması ve seçim sürecinin desteklenmesi

  • 28 Haziran Darbesinden sonra gerçekleşen olayların inceleneceği bir komisyonun kurulması

  • Uluslararası kamuoyuna Honduras ile kopartılan uluslararası ilişkilerini yeniden kurmaları için çağrı yapılması konularında anlaşma sağlanmıştır.


Kurulan Milli Birlik Hükümeti her nedense bu ısrarından vazgeçerek eski duruma bir anlamda fiili dönüş yapmak üzere. Peki ne oldu da bu karara vardılar? Çok saygı gösterdikleri Honduras halkının aşırı baskısından değil sanırım.

Muhtemelen hesaplarda bir hata oldu diye düşünüyorum. Bölge ülkelerinin baskılarını hesap edemediler. Ya da belki de onların nabzını ölçmek için kullanılan bir gerginlik de olabilir. Özellikle Chavez?in açıklamaları kaydadeğerdi.

Venezuela lideri Hugo Chávez, darbenin ardından sert bir açıklama yayınladı. Honduras ordusuna oligarşinin değil, halkın çıkarlarına saygı gösterme çağrısı yapan Chávez, "Ben de bu gorillerin, halkın çıkarlarına uyan hükümetlere karşı çıkmaları için kullanılanların yüzlerini gördüm, onlara Bolívar'ın sözlerini iletiyorum: Kendi halkına namlu çeviren askere lanet olsun" dedi.

Zaten darbenin başarısız olmasının altında yatan nedenlerden biri de yapılan bu açıklamalar. Amerika Devletleri Örgütü (OAS) şiddetli açıklamalar yaparak olayı kınayınca ve OAS?ın da Chavez ve müttefiklerinin etkisi altında olduğu hatırlanırsa darbenin bu şekilde sonuçlanması daha iyi anlaşılabilir.

Yıllar boyu arka bahçesi olarak gördüğü Güney Amerika ülkelerini darbeler ile şekillendiren ve yöneten ABD bölgede hegemonya alanını arttıran sol hükümetlere karşı yeni hamleler üretemiyor. 30 yıl önce denediği taktik ve stratejilere geri dönen ABD?nin Güney Amerika konusunda nasıl bir taktiksel yapı kuracağı ise dış politika konusuyla uğraşanların temel sorunsallarından birisi haline gelmiş durumda...

Bu konuya Venezuela ve Şili analizlerinde değinmeye devam edeceğim...Hatta tam adı ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı olan USAID ( sivil toplum kuruluşu) ve Güney Amerika?nın en büyük medya gruplarından biri olan SIP (Sociedad Interamericana de Prensa-Amerikalar Arası Basın Topluluğu) hakkında da bir şeyler yazmak gerektiğine inanıyorum...