ABD ve İsrail'in bölgedeki en büyük sorunlarından birisi de İran'ın nükleer bir güç olmaya girişmesi meselesidir. İran her ne kadar nükleeri enerji alanında kullanacağından bahsetse de bulunduğu coğrafya ve izlediği siyasal program çerçevesinde niyetini anlamak bazen zorlaşmaktadır.


Alınan yaptırım kararları ve gelen açıklamalar bölgede tansiyonun giderek yükseldiğini gösteriyor. Geçen sene yapılan Başkanlık seçimlerinden sonra Musevi yanlılarının yaptıkları "sivil itaatsizlik" denemesi kesin sonuca ulaşmayınca, ABD farklı senaryolar üretmeye devam ediyor.


Hatta sosyal medya araçları kullanılarak farklı bir direniş kültürü yaratılmaya bile çalışıldı. "Twitter Devrimi" olabilir mi diye sorulan günlerden şimdi yeniden sessizliğe gömülen bir İran söz konusu...


Öncelikle ekonomik yaptırımlar uygulayarak İran'ın yola getirilmesine çalışılsa da bunda önemli bir kazanım sağlayabileceklerini düşünmüyorum. Türkiye ve Brezilya'nın arabuluculuk ederek ortaya koydukları çerçeveye de güvenmeyen bir yapının bundan sonra ne yapabileceğini kestirebilmek gerçekten güç.


Görünen durumun bir sıcak çatışmaya doğru gittiği düşüncesi giderek yaygınlık kazanmaktadır. Böyle bir durum yaşanırsa Ortadoğu yeniden büyük ölçekli savaşların yaşandığı günlere döner.


İsrail bu sefer savaşa bilfiil ortak olabilir.


Tabi burada şunu da eklemek gerekiyor. İran, Irak gibi değil tam tersine bir diplomasi ustası. Onların da sıcak çatışmaya pek istekli olduklarını sanmıyorum. Her durumda manevra yapacaklardır.


Örneğin Gazze'ye gönderdikleri gemiler konusunda yaptıkları manevra örnek gösterilebilir. İran da gereksiz bir gerginlik yaratma konusunda istekli değil.


Ancak genel konjonktürün baskısına daha ne kadar dayanabilir işte bu sorunun cevabı bilinmiyor...