Bahreyn, arapça ?iki denizin arasında? anlamına gelmektedir. 1.2 milyonluk bir nüfusa sahip ve gelirlerinin büyük bir kısmı petrole bağlı olan ada ülkesi Bahreyn mutlak monarşi ile yönetiliyor.



Ortadoğu?da başlayan ve domino etkisi yaratan ?devrimsi? hareketler Libya ve Bahreyn?de başarıya ulaşamadı. Diğer yerlerde başarıya ulaştığı konusu da tartışılır ancak ben bu yazıda Bahreyn özelinde bir değerlendirme yapmak istiyorum.


Bahreyn?de halkın yüzde 70?i Şii ve bu durum ülkede ciddi bir sorun yaratmış durumda. Eylemlere liberal sünniler de katılmalarına rağmen Bahreyn?deki hareketin karakteri İslamcı Şii bir eksende konumlandırıldı.


Enerji nakil hatları üzerinde bulunan Bahreyn aynı zamanda bir petrol ihracatçısı. ABD?nin 5.filosunu da barındıran Bahreyn aynı zamanda İran?a karşı bir karakol görevi görüyor. Suudi Arabistan için de bir tampon ülke olarak tanımlanabilir.


Suudi askerlerinin Bahreyn?e girmesi bölgede örtülü bir İran-Suudi Arabistan savaşının başladığını da göstermektedir. Çünkü İran?ın 14. Eyaletim dediği Bahreyn üzerindeki istekleri biliniyor. Daha çok ülkedeki şii nüfusun hakları konusunda ayağa kalkan İran bölgedeki yayılmacı zihniyeti sonucunda her an çatışmaya da girebilir.


Suudi Arabistan?da da bir süredir isyanlar oluyor. Özellikle doğudaki Hasa ve Katif gibi kentlerde (buralarda Şii nüfus yoğun) isyanlar her geçen gün büyüyor. Bu iki kent Bahreyn?e olan yakınlığı ile biliniyor. Yani Bahreyn?de monarşik yönetimin değişmesi Suudi Arabistan için önemli bir güvenlik sorunu yaratabilir.


Mısır ve Libya konusunda özgürlükçü ve demokrat kesilen ABD ve BM ise aynı duyarlılığı Bahreyn için gösteremiyor. Çünkü bölgede ABD askeri üsleri ve her denileni yapan bir krallık var. Zaten Ortadoğu?daki devletlerin tarihine baktığımız zaman yönetimlerin hep azınlıkların elinde olduğunu görebiliyoruz.


İngiltere bölgeden çıkmadan önce yönetimleri genelde azınlık içinde kalan elit kesimlere teslim etmiş. Bunun nedeni halktan taban bulan hareketlerin bağımsız davranabilecekleri korkusu. Oysa azınlıklar halkın geneline sırtını dayayamaz buna karşılık dışardan büyük bir devletten koruma ve yardım talep eder. Bu da emperyalist zihniyetin en büyük isteğidir.


Sözün özü Bahreyn örtülü bir Şii-Sünni çatışmasının merkezi olma yolunda ilerliyor. Suudi Arabistan?ın sert hamleleri devam ettiği takdirde bu resme eğer İran da katılırsa Bahreyn?de hiç iyi şeyler olmayacak demektir. Temenni bu çatışmanın giderilmesidir.