Çin'de test edilen ve 2020 yılı ile beraber tüm ülkede kullanılacağı değerlendirilen"Sosyal Kredi Sistemi" insanlığın yöneldiği gelecek hakkında önemli ipuçları içeriyor. İsveç Uluslararası İlişkiler Enstitüsü'nden  Johan Lagerkvist’in, "Hem bireysel davranışları hem de insanların okuduğu kitapların incelenmesi de dahil olmak üzere, hem derinlik hem de kapsam bakımından çok iddialı." dediği proje akıllara George Orwell’in “1984” adlı kitabını getiriyor.

Projeyi ekonomisinde ve toplumunda “güvenilirliği” teşvik etme girişimi olarak tanıtan Çin, Batı tarzı kredi notlarını daha geniş kapsamlı ve müdahaleci önlemlerle birleştiren bir sosyal kredi sistemi ile deney yapıyor. Ancak bu sosyal deney yoğun bir kontrol sürecini gerektiriyor. Sistem; çevrimiçi ödeme sağlayıcıları tarafından hesaplanan sıralamalardan mahallelere veya şirketlere verilen puanlara kadar her şeyi içeriyor. Yüksek ısınma faturalarında ve banka kredilerinde indirimler gibi avantajlar sağlıyor.

Rongcheng’de başlanan sosyal kredi deneyi, geleceğin mikrokozmosu gibi duruyor. 2020 için planlanan kredi sistemi, şehirler, bakanlıklar, ödeme sistemleri,  kütüphaneler ve işyerleri tarafından oluşan bir “ekosistem” olacak. Hepsi görünmez bilgi ağıyla birbirine bağlı olacak.

Leiden Üniversitesi Çin hukuku profesörü Rogier Creemers, 1,4 milyar insanı puanlayan sistemin ne teknik açıdan ne de politik olarak çalışamayacağını söylüyor. Creemers; "Sistem, mevcut kontrolleri ve Çin vatandaşlarının izlenmesini resmileştirerek mevcut bürokratik kontrol biçimlerini genişletecek ve otomatikleştirecektir." diyor. Creemers, daha büyük planda komünist partinin “Çin'i hoş ve kabul edilebilir bir yer haline getirerek” iktidarda kalmaya çalıştıklarını söylüyor. “Bu hayırlı olduğu anlamına gelmez. İnsanları mutlu etmek, güç kullanmaktan çok daha etkili bir araç.” diyor. Sosyolog Zhang Lifan, “Çin hükümeti sıradan insanları izlemek için Çin'i bir polis devletine, büyük bir hapishaneye dönüştürmek için yüksek teknoloji kullanmaya eğilimlidir”diyor.

Çin'in Başkent Üniversitesi Felsefe ve Sosyal Bilimler Fakültesi'nde profesör olan Wang Shuqin, “Dijital ekonominin hızı göz önüne alındığında, insanların birbirlerinin kredi değerliliğini hızla doğrulayabilmeleri çok önemlidir”. diyerek farklı bir açıdan bakıyor.

Sonuç olarak Çin; söz konusu planı insan hayatına entegre etmek ve onlara fayda sağlaması için hem zorlama hem de işbirliği kullanıyor. Sanırım "Orwellian"olan da bu. Önümüzdeki süreçte tüm Çin'e yayılacak olan bu sistem "kontrol" kavramını farklı bir bağlama taşıyor. Biraz da “gramsciyen”bir hegemonya anlayışını ortaya koyan bu proje ile insanlar kendi rızaları (consent) ile sisteme entegre oluyorlar. Yapay zekanın, insanların her hareketini takip eden kamera sistemlerinin bu kadar etkin olduğu bir dünyada söz konusu proje nasıl bir seyir izleyecek dikkate değer.

2017 yılında Çin hükümeti, düşük sosyal kredi notuna sahip olması nedeniyle Çin Lunar Festivali sırasında ailelerinin yanına  seyahat eden altı milyondan fazla kişiye uçak bileti vermeyi reddettiği haberini de not düşelim.