Avrasya jeopolitik açıdan iki bölgesel güç arasında sıkışmış durumda. ABD’nin “satranç tahtası” olarak tanımlanan bu alana zaman zaman müdahil olması ve “çevrelemek” için yoğun çaba harcaması bölgede yaşanan politik kaosu daha da derinleştiriyor. Küresel siyasette keskinleşen ilişkiler ve var olan konjonktürel durum Çin ve Rusya’yı birbirine yakınlaştırırken aynı zamanda ABD karşıtı güçlü bir blokun oluştuğu görülüyor.

Ancak her şey dışardan göründüğü gibi değil. Rusya ve Çin arasında da bir takım sorunların olduğu biliniyor. Özellikle Orta Asya konusundaki bölgesel nüfuz çekişmesi Çin’in “One Belt One Road” projesi ile daha da gerginleşmiş durumda. Rusya her ne kadar projeye destek verme noktasında bonkör davranırken bir yandan da kendi tarihsel nüfuzunu korumanın hesaplarını yapıyor.

Tam da bu jeopolitik karışıklıkların içerisinde Vostok 2018isimli askeri tatbikata Rusya ve Çin Ordularının katılması Avrasya’da başlayan bu politik ve ekonomik dönüşümün giderek derinleştiğini gösteriyor.



Çin Ulusal Savunma Bakanlığı yaptığı açıklamada, Çin ile Rusya arasında Vostok-2018 veya Doğu-2018 olarak adlandırılan ortak askeri tatbikatın bölgesel barış ve güvenliği sağlama yeteneklerini güçlendireceğini belirtmiş durumda. Uzmanlar ortak tatbikatın iki ordu arasındaki derin karşılıklı güven ve pratik işbirliğini yansıttığını, ancak iki tarafın diğer ülkeleri dışlayan veya hedefleyen bir savunma ittifakı oluşturduğu anlamına gelmediğini belirtiyor.

İki ordu 11-15 Eylül tarihleri arasında, Rusya'nın Trans-Baykal bölgesinde Tsugol tatbikat alanında ortak operasyonlar yapacak. Konu ile ilgili “Tatbikat, herhangi bir üçüncü tarafa yönelik değil, herhangi bir bölgesel durumla da ilgili değil” vurgusu yapılıyor. Rus askeri makamlarına göre söz konusu tatbikat yaklaşık 300 bin Rus askeri, 900 tank ve 1000 uçağın yanı sıra Çin ve Moğolistan birliklerinin yer aldığı 1981 yılından bu yana Rusya'nın en büyük askeri tatbikatı olacak. Çin ilk defa yabancı bir ülkede bu denli büyük bir askeri tatbikata katılacak.

Çin Savunma Bakanlığı sözcüsü Kıdemli Albay Wu Qian "Tatbikatlar Çin ve Rusya'nın kapsamlı koordinasyonunu sağlamlaştırmayı ve geliştirmeyi amaçlıyor" derken Rusya Savunma Bakanlığı Ağustos ayı sonlarında 10 adet Rus Su-35'i Çin'e teslim edeceğini doğruladı ve “askeri teknolojide Çin-Rus işbirliğine ilişkin çalışma plana göre gidiyor” dedi. Uzmanlar askeri tatbikatların Çin ve Rusya arasındaki karşılıklı anlayışı ve güveni artırmanın iyi bir yolu olduğunu ve askeri bir ittifak oluşturma aracı olmadığını söylüyor.

Tam olarak emin değilim ama bu askeri tatbikat için "NATO'nun en büyük kabuslarından birisi gerçekleşiyor" diye değerlendirebiliriz. Çin Ordusunun 1970'li yıllardan beri sıcak muharebe deneyimi bulunmuyor. Bu nedenle Rusya ile yapılan bu tatbikat önem kazanıyor. Pekin'deki yetkililer, manevralarda 3.200 askerin, 900 tankın ve 30 jetin ve helikopterin yer alacağını açıkladılar.


Aslında bu tatbikat önemli bir jeopolitik dönüşümün de habercisi sayılabilir. Rusya'nın bu tarz tatbikatlarında genelde rakip Çin olurken şimdi bir müttefik olarak bu tatbikatlara katılıyor. 1960'lı yıllarda var olan SSCB-Çin sınır çatışmaları tarihe karıştı. Şunu açıklıkla söyleyebiliriz ki Ukrayna meselesinden sonra Rusya, Çin'e çok yaklaştı. ABD'nin bir dönemler korkulu rüyası olan bu jeopolitik durum bugün gerçekleşmek üzere. Rusya ve Çin bir anlamda tek kutuplu Amerikan modeline, stratejik bir ortaklık temelinde muhalefet etmek üzere anlaşmış gibiler.

Rusya ve Çin arasında Orta Asya konusundaki anlaşmazlıkların saklı kaldığı aşikar. Ama jeopolitik bir kırılmanın olduğunu söylemek de mümkün. Global Times gazetesinde yazarlar Guo Yuandan ve Liu Yupeng, “Çin askeri birliklerinin Rus askeri tatbikatlarına katılımı, Çin-Rusya kapsamlı stratejik ortaklığının askeri ve güvenlik alanlarında daha da derinleştiğini gösteriyor”diyor.

Bu arada Çin Ordusunun resmi web sayfasında China Daily menşeli bir yoruma yer verilmiş. Başlığı "Askeri tatbikat yanlış yorumlanmamalı". Yapılan tüm askeri tatbikat ve işbirliğine rağmen Çin tarafının aşırı temkinli yaklaşımının da doğru okunması gerektiğini düşünüyorum. Bu biraz da ABD ile oluşabilecek bir sıcak çatışma riskinden çekinilmesinden kaynaklanıyor.

Sonuç olarak Rusya ve Çin arasındaki yakınlaşma devam ederken Trump’un yeni hamlelerle ticaret savaşlarını gerginleştirmesi beklenebilir. Bu durumun uluslararası güvenliğe etkilerinin de giderek artacağı yorumunu yapabiliriz.

*


Küresel Batı'nın Çin ve Rusya ilişkileri ile ilgili temel olarak iki bakış açısının olduğunu söylemek mümkün. Birincisi ilişkinin bir "imaj" olduğunu ve iki ülke arasındaki uçurumun çok geniş olduğunu savunurken, ikincisi ise Pekin ve Moskova'nın müttefik olduğunu iddia eder. İkinci görüşü savunan mantığın  soğuk savaştan arta kalan bir düşünce ikliminde hareket ettiğini söyleyebiliriz. Onların yaklaşımına göre, dünyanın bütün ülkeleri ya müttefik ya da düşman. 

Çin ve Rusya'nın bir ittifak oluşturduğunu söylemek şu an için zor. İki gücün siyasi ve askeri müttefike dönüştüğü bir küresel düzen çok daha büyük bir etki yaratırdı. Çin ve Rusya gelişmekte olan pazar ülkeleri ve ikisinin de  hedefi hegemonyayı arttırmaktan ziyade kalkınmayı sürdürmektir. Bu iki ülkenin de stratejik bir genişlemeden ziyade ilk aşamada bölgesel bir güç olma hedefi var. 

Birbirleriyle olan işbirliği, temel stratejik öz güven, dış baskıyla bağımsız olarak başa çıkma becerisi ve stratejik hırslara sahip olmadıkları gerçeği bu ülkeleri stratejik müttefik değil ama stratejik ortak yapar. 

Öte yandan filolar kuran, uzay kuvveti kuracağını açıklayan ABD; Rusya ve Çin'i stratejik rakipler olarak tanımlıyor. Hegemonyasını korumanın uğruna küresel ticaretten bile vazgeçebilecek bir hırsa sahip olan bu ülkenin hedefi nedir peki "Stratejik düşmanlık mı?"

*Yazar tarafından 02.09.2018 tarihinde  güncellenmiştir.