Çin-Pakistan ilişkilerinin en
önemli özelliklerinden birisi “kararlı ve dayanıklı” olmasıdır.
Öyle ki bu ilişki tarzı iki ülke tarafından “demir kardeşlik” olarak tanımlanıyor ve bölgede Pakistan’ın son
derece stratejik bir konumda olması bu kardeşliğin dozunu ve gerekçesini
giderek daha da önemli hale getiriyor.
Tarihsel olarak bakıldığında Çin’in
Pakistan ile bölgede birlikte hareket etmesinin altındaki en önemli sebepler
Hindistan ile olan sorunlar, ABD ve Rusya’nın genişlemesine karşı bir dengeleme
aracı olması açısından taşıdığı önemdir. Çin-Pakistan ilişkisi bir Hint
düşmanlığı etrafında kristalize olsa da onun çok daha ötesinde bir ittifak
sistemi olarak görünüyor. Savunmadan ticarete, ticaretten nükleere kadar birçok
kritik alanda iki ülke son derece yakın ilişkilere sahip durumda.
Özellikle 11 Eylül’den sonra daha
da farklı boyutlarla gelişen bir Çin-Pakistan ilişkilerinden söz edilebilir.
Çin; Pakistan'a ekonomik, askeri ve diplomatik destek sağlarken Pakistan Çin'in
Müslüman ülkelerle ilişkilerinin geliştirilmesine yardımcı oldu.
Bir diğer
önemli ilişki ise Çin’in 2013 yılında açıkladığı ve tarihin en büyük altyapı
projesi olarak adlandırılan “Belt and
Road Initiative” (Kuşak ve Yol Girişimi) kapsamında Çin-Pakistan Ekonomik Koridoru
(CPEC) projesidir. 60 milyar doları bulması beklenen proje kapsamında şu
ana kadar 20 milyar dolar civarında yatırım yapılmış durumda. Fakat bu
yatırımların Pakistan ekonomisinde ortaya çıkardığı problemler Pakistan’ın
ciddi bir ekonomik sıkıntıya girmesine neden oldu. Çin-Pakistan
Ekonomik Koridorunun inşası için yapılan makine ithalatı, Pakistan'ın cari açığını
CPEC inşasının ilk iki yılında yüzde 50'nin üzerine çıkardı. Bu durum da
Pakistan’ı ve batı karşıtı görüşleri ile bilinen Imran KHAN’ı IMF ile masaya
oturmak zorunda bıraktı. Burada anti parantez bu CPEC yatırımlarının çok
abartıldığını düşünenler de var. Toplam yatırım seneye vurulduğunda yıllık 2-3
milyar doları buluyor.
“IMF’nin
Pakistan’ı Kurtarması Mantıklı Değil”
IMF, Pakistan ile resmi
kurtarma görüşmelerini başlattı ve IMF Başkanı Christine Lagarde bu görüşmelerin
Çin'e olan borçlar da dahil olmak üzere Pakistan'ın borçlarının “mutlak şeffaflığını” gerektireceğini söyledi.
Çin’in Pakistan’a verdiği altyapı kredilerini uzun süredir eleştiren ABD
Dışişleri Bakanı Pompeo ise Pakistan'ın IMF tarafından kurtarılmasını Çin
kredisi ödemesi gerekçesiyle “mantıklı”
bulmadığını açıkladı. Görüşmeler olumlu sonuçlanırsa bu kurtarma 1988’den bu
yana Pakistan'ın 13. IMF kurtarma planı olacak. IMF en son 2013 yılında İslamabad'a
6 milyar dolar borç vermişti.
Pakistan ekonomisinin son
derece yüksek açıkları var. Borcu yeniden yapılandırmazsa, yükün daha da
artacağı aşikar. Pekin; 2017-18 yıllarında Pakistan’a 5 milyar dolar borç verdi.
Hatta geçen aylarda 1 milyar dolarlık acil bir kredi daha açıldı ancak Pakistan’ın
döviz rezervlerinin 8 milyar dolara kadar düşmesi ve en kısa süre içerisinde 10
milyar dolara ihtiyacı olması işleri iyice karıştırdı.
Özellikle 2016 yılının
başından bu yana Pakistan’ın cari işlemler açığında önemli bir artış oldu. Pakistan’ın
enerji santrallerinin çoğu ithal kömürde çalışıyor ve para bulamazlarsa
elektrik kesintilerinin artması da gündemde. Kısacası Imran KHAN eko-politik
anlamda çok sıkışmış durumda.
Aslında Khan uzun süre IMF ile
masaya oturmamak için alternatif opsiyonlar üzerinde çalıştı. Fakat bu arayış
sonuç vermedi. Hatta Pakistan yurtdışında yaşayan bütün Pakistanlılardan hükümete
1.000 dolarlık bir bağışta bulunmalarını istedi ve bu parayla büyük bir baraj yapılacağını
taahhüt etti. Devlet fonlarının artık boşa harcanmayacağını göstermek için kamusal
anlamda kemerler sıkılmaya başlansa da ekonomiyi dışardan yardım almadan
kurtarmaya yeterli değil.
Dışardan yardım meselesinde
bir başka önemli ülke de Suudi Arabistan olmuştu. Pakistan heyetinin Suudi
Arabistan’da “kredi talebinde” bulunduğu iddia edilse de Suudiler CPEC’de bir
rafineri kompleksi ile yer almayı tercih ederek kredi konusunu gündeme getirmediği haberleri yapıldı.
“Pakistan
Borç Tuzağına mı Düştü?”
Imran KHAN göreve geldiği ilk
anda CPEC'i destekledi ve Çin ile yakın çalışma konusundaki ilgisini dile
getirdi. Çin'de yolsuzluğa karşı nasıl mücadele edildiğini öğrenme arzusunu
dile getirdi. Hatta bir Çin İşbirliği birimi kurdu ve bu birimi yönetmesi için
güvenilir arkadaşı Dr Shahzad Wassem'i atadı. Çin’in Kaşgar’ı, ile 3,000
kilometre uzaklıktaki Gwadar limanını bağlayacak olan proje Çin için son derece
önemli olsa da Pakistan’ın bu duruma düşmesi yeniden “borç tuzağı” yorumlarını
gündeme getirdi. Çin’in bu şekilde ülkeleri borca sokup daha sonra limanları ve
havayollarını uzun süreliğine kiralaması ile beraber artan yorumlar özellikle
batı basınında geniş yer buluyor.
Pakistan’ın ABD ile olan
ilişkileri de inişli çıkışlı bir seyir izliyor. 11 Eylülün hemen ardından ABD
ile Afganistan konusunda askeri bir partner olma yolunda ilerleyen Pakistan bu
ilişkide genelde sorunlar çıkardı. ABD, Pakistan'dan olması gerekenden çok daha
fazlasını beklerken, Pakistan ise ABD için makul olandan daha az şey yaptı.
2011 yılında ABD ve Çin’in, Pakistan ordusuna askeri yardımı yaklaşık olarak
eşit orandaydı. (yüzde 39 ve yüzde 38). 2016 yılına gelindiğinde ise bu rakam
Çin'den gelen askeri teçhizatın yüzde 63'ü geçtiğini gösteriyor. Dolayısıyla Pakistan
silah tedarikinde Çin’e bağımlı bir ülke haline gelmiş durumda. Son dönemlerde ABD’nin
Pakistan’la yaşadığı anlaşmazlıklar sonucunda 300 milyon dolarlık askeri yardım
askıya alınmıştı. ABD; Pakistan’ın bölgedeki radikal hareketlerle yeterince
mücadele etmediğini düşünüyor.
“Gwadar
Limanının Akibeti Ne Olur?”
Sonuç olarak Çin-Pakistan
ilişkilerini Pakistan açısından “zorunluluk”, Çin için ise “jeopolitik”
olarak açıklamak mümkün. Pakistan bu ilişkiye zorunlu çünkü gerek Hindistan ile
olan problemlerini dengelemek ve gerek ABD’nin baskısına cevap verebilmek için
Çin ile yoğun diplomatik ilişkiler içerisine girmiş durumda. Diğer yandan CPEC
ile bölgede alternatifi olmayan bir kalkınma ve sanayileşme hamlesini başarmaya
çalışıyor. Ancak politik istikrarsızlık, yolsuzluk ve enerji problemleri ülkeyi
bir cendereye sokmuş durumda. Çin ise Pakistan’a son iki yılda verdiği 6 milyar
dolar ile beraber toplamda 13 milyar dolarlık bir kredi açarken Pakistan’ın
içine düştüğü bu durum Pekin’i proje hakkında daha fazla düşünmeye
yöneltecektir.
Sri Lanka ve Malezya’nın
ardından Pakistan’ın istemeyerek de olsa Kuşak ve Yol Girişimini yeniden
düşünmek zorunda olacağı artık netleşti. Pakistan Çin ile birlikte projeyi
yeniden revize etmeli ve mali yardımlar konusunda detaylı görüşmeler yapmalı
aksi takdirde Sri Lanka’da “Hambantota”
limanının başına gelenler “Gwadar”
limanının da başına gelebilir.
Bununla birlikte CPEC’in
akamete uğramasıyla Kuşak ve Yol Girişimi ciddi bir darbe alacaktır.
0 Comments