Çin devlet Başkanı Xi Jinping; Çin’in ekonomik reformlarının ve açılımının 40. yıldönümünde son derece önemli bir konuşma yaptı. Konuşma önemli çünkü ABD ile son zamanlarda işbirliğinden çatışmaya giden çelişkili bir süreç yaşanıyor ve Çin’in küresel ekonomik iştahı ile ilgili eleştiriler giderek keskinleşirken Çin devlet ricalinin bu konuda “alarmist” bir tavır takındığı dikkatlerden kaçmıyor.

Bu alarmist tavır Çin’in “meydan okuyan” tonda cevap vermesine neden oldu. Jinping konuşmasında Çin’in ekonomik ilerleyişi konusunda övgü dolu sözler söylerken somut projeler konusunda yorum yapmadı. Konuşmanın ardından piyasalarda beklenen bir canlanma olmaması söz konusu konuşmanın yeterince ikna edici olmadığı şeklinde yorumlanıyor. Özellikle Asya borsalarında yaşanan aşağı yönlü eğilim de buna bir delil olarak gösteriliyor.

“Devlet Destekli İşletmelere Tam Destek”

Bence konuşmanın en önemli kısmı Jinping’in “devlet destekli işletmeleri” savunduğu bölümdü. Özellikle ABD yönetimi ile yaşanan en büyük sürtüşmelerden birisi de bu konu üzerine odaklanıyor. Daha çok genel yorumlar yapan Jinping’in somut ve örneklere dayalı açıklamalar yapmaması dikkat çekti. Bunun yanında “Çin Komünist Partisi” vurgusu konuşmanın hemen her bölümüne hakimdi. Konuşma retorik yönü ağır basan ve detaylarla ilgilenmeyen genel bir söylev görüntüsü verdi.

Jinping konuşmasında; 4 Mayıs Hareketinin (4 Mayıs 1919’da Pekin’de öğrencilerin öncülük ettiği anti-emperyalist, kültürel ve politik bir hareket) hemen ardından ÇKP’nin kurulmasını, Çin Halk Cumhuriyeti’nin kurulmasını ve ekonomik reform yaklaşımının ortaya koyulmasını Çin’in modernleşme tarihinin en önemli köşe taşları olarak belirtiyor. Yine “Çin karakteristikli sosyalizm” vurgusu da konuşmanın gündeminde önemli bir yer tuttu. Özellikle güçlü bir devlete, büyük ve güçlü devlet kuruluşlarına yapılan vurgu genel yaklaşımın değişmediğini gösteren önemli bir noktaydı.

“Stratejik Meydan Okuma”

Jinping; "kimse Çin halkına neyin yapılması gerektiği veya yapılmaması gerektiğini dikte edecek konumda değil." derken bu sözlerin muhatabının kim olduğunu anlamak zor değil. Geçtiğimiz dönemde Mike Pence’in Çin’e yönelik sert konuşması, G20 zirvesinde alınan ateşkes kararı ve Huawei sorunundan sonra Jinping’in bu konuşması adeta meydan okuyan bir yanıt gibiydi. Bu aynı zamanda kamuoyuna yönelik bir hamle olarak da okunabilir.

Çin stratejik aklı tarihsel tecrübesine bakıldığı zaman kendisine yönelik tehditleri bir “wei qi” (go) oyunu gibi değerlendiriyor. ABD tarafından hamle hamle kuşatılan Çin, karşı hamleler için söylemsel bir tahkimat yapıyor. Bu konuşma da özellikle “…dikte edemez…” savı ile uluslararası sistemde kendisinden üstün bir gücü tanımadığını deklare ediyor.

Jinping, Çin’de kültür devriminin sonuçlarını yaşamayan ilk yönetici kuşağı temsil ediyor. Bu nedenle Xiaoping gibi temkinli bir yaklaşıma sıkı sıkıya bağlı olduğuna dair emareler azalıyor. Daha militarist ve ulusal desenler taşıyan politik yaklaşımı Çin’in artık “geri adım” atmayacak bir noktada olduğuna dair. Bu da her ne kadar her konuşmasında “hegemonya” peşinde olmadıklarını açıklasa da soru işaretlerinin kaybolmasına yetmiyor.

“Gücünü Gizle Uygun Zamanı Bekle”

Xiaoping’in inzivaya çekilmeden önce üst düzey liderlere yazdığı talimatnamede “dikkatle gözlem yap, durumumuzu güvenceye al; işleri soğukkanlılıkla hallet; gücümüzü gizle ve uygun zamanı bekle; dikkat çekme ve asla liderlik iddiasından bulunma.” diye yazdığı biliniyor. Deng'in liderlikten ayrılmadan önce verdiği bu talimatlar aslında Çin'in geleneksel stratejisinin nasıl bir ihtiyatlılıkla hareket ettiğini ama aynı zamanda kendine has güçlü bir hegemonik dürtüye sahip olduğunu gösteriyor.

Dikkat çeken bir diğer nokta da Çinli liderlerin genellikle ideolojiye değil Çin’in kadim değerlerine başvurması. Deng Çin’in eninde sonunda yükselerek diğer güçlerle çatışacağını tahmin ediyordu. Israrı ise "uygun zamanın beklenmesi" yönünde.

Jinping bu “uygun zamanın gelmediğine” emin olsa da Çin devlet ricalinin Xiaoping’in talimatnamesinde sözünü ettiği “soğukkanlılıkla hallet” noktasında endişeli bir yaklaşım içerisinde olduğunu gösteriyor.

Konuşmasında “reformun her adımı ve açılım kolay değildir. Gelecekte her türlü risk ve zorluklarla ve hatta hayal edilemez şiddetli fırtınalarla karşı karşıya kalacağız.” diyen Jinping bu endişeyi uygun zamanın beklenmesi için güçlü bir söyleme dönüştürmeye çalışıyor.

Bu uygun zamanın bir çatışmaya mı yoksa büyük uyuma kapı aralayan bir işbirliğine mi dönüşeceğine ise tarih karar verecek gibi görünüyor.