Küresel
ısınma ile beraber erimeye başlayan kutuplar bir yandan ciddi bir ekolojik tehdit
oluştururken öte yandan küresel hegemonya mücadelesi açısından jeopolitik olanı
dönüştürecek bir fayı da tetiklemiş bulunuyor. Özellikle Rusya’nın artan kuzey kutbu faaliyetleri ABD’yi endişelendirirken aynı endişeye sahip olan Çin ise Rusya
ile işbirliği yapmanın yollarını arıyor. Petrol, gaz, altın, elmas, çinko ve
demir rezervlerine sahip olduğu değerlendirilen Kuzey Kutbu üzerinden kopacak
fırtına kolay dinmeyecek gibi görünüyor.
Kuzey Kutbunda
denizcilik, madencilik, enerji arama, balıkçılık ve turizm gibi faaliyetler son
on yılda neredeyse % 400 artmış durumda.
Jeopolitik,
ekonomik, askeri ve çevresel birtakım faktörler kuzey kutbu üzerine mücadele
eden ülkelerin hegemonik dürtülerini belirleyici bir düzeyde seyrediyor.
Tarihi
boyunca kutuplar konusunda isteksiz olan ABD; dünyanın jandarmalığına soyunduğu
soğuk savaş sonrasında da aynı isteksizliği sürdürdü. Rusya ve Çin'in bölgede
artan faaliyetleri ve enerji potansiyeli ile ilgili yaşanan gelişmeler ABD'yi
bölgede hakimiyet sağlamaya yöneltmiş görünüyor.
Rusya’nın Kuzey Kutbu Faaliyetlerine ABD Nasıl
Cevap Vermeli?
Özellikle
Rusya’nın bölgede artan faaliyetleri ABD’yi harekete geçirmiş görünüyor. Konu
ile ilgili International Security Advisory
Board (Uluslararası Güvenlik Danışma Kurulu) 2016 yılında bir rapor yayınladı.[1] Arktik Politika 2016
isimli rapor; Rusya’nın Kuzey Kutbunda gerçekleştirdiği faaliyetler ve Rusya’nın
bu faaliyetlerine ABD’nin nasıl cevap vermesi gerektiğini anlamaya çalışıyor.
Raporun geneline bakıldığında ana odak noktasının “kaygıların arttığı” ve bu
noktada bir şeyler yapılması gerektiği fikrinin ön plana çıktığı görülüyor.
Şubat ayı
ile beraber ABD hükümeti buz kırıcılar üretmek için 675 milyon dolarlık bir
bütçe ayırdı.[2]
Böylece ABD kutuplarda yaşanan egemenlik mücadelesinde var olacağının güçlü bir
sinyalini de vermiş oldu. ABD'nin şu anda yalnızca iki adet işlevsel buz
kırıcısı var. Bölgenin ABD için enerji açısından da önemli bir anlamı
bulunuyor. Alaska'daki dış kıta sahanlığının bazı kısımlarının yaklaşık 23
milyar varil petrol ve 131 trilyon küp doğal gaz içerdiği tahmin ediliyor.[3] Kraliyet
Uluslararası İlişkiler Enstitüsü'ne göre kuzey kutbu 90 milyar varil petrol ve
47 trilyon metreküp doğal gaz içeriyor olabilir.[4] Bunun yanında Kuzey Kutbu
bölgesinin dünyadaki keşfedilmemiş doğal gazın yüzde 30'unu ve petrolünün yüzde
13'ünü elinde tuttuğu tahmin ediliyor.
Bunlara ek
olarak yakın zamanda İzlanda'ya bir ziyarette bulunan ABD Dışişleri Bakanı Mike
Pompeo'nun burada Rusya ve Çin'in kutuplara olan ilgisi üzerine eleştirel bir
üslup takınması[5]
da ABD'nin yeni yaklaşımını güçlendiren bir başka önemli haber olarak okunabilir.
Hatta Pompeo bu ziyarette ABD’nin Kuzey Kutbundaki ve oradaki jeo-stratejik
zorlukların ortaya koyduğu riskleri anladığını da söyledi. Bu arada İzlanda
ziyareti neden önemli. İzlanda, Kutup Konseyinin (Arctic Council) iki yıllık
dönem başkanlığını devraldı. Kuzey Kutbu Konseyi Kanada, Finlandiya, İzlanda,
Norveç, Rusya, İsveç, ABD ve Danimarka'dan oluşuyor.
Kuzey Kutbunda NATO Çekincesi
Kutuplar konusunda
işin bir de Rusya boyutu var.
Bu
boyut önemli çünkü Kuzey Kutbu kıyı şeridinin % 50'sinden fazlasını kontrol
ettiği için Rusya'nın güçlü ve benzersiz bir durumu olduğunu söylemeye gerek
yok. Rusya; SSCB döneminden kalan ve kapatılmış bazı askeri üsleri yeniden
aktive ederken öte yandan bir dizi liman açarak bölgedeki niyeti konusunda
önemli bazı adımlar atmış durumda. Ayrıca Moskova'nın kutuplar için beş yıllık
bir planı da mevcut. Rusya’nın
2014 yılında yayınladığı askeri doktrin Rus ordusunun Rusya’nın Kuzey Kutbundaki
ulusal çıkarlarını koruması gerektiğini beyan ediyor. Rusya’nın dört filosunun
en güçlüsü Kuzey Filosu. Mart 2015'te, Barents Denizindeki bir tatbikatta 15
denizaltı, 38.000 kara askeri ve 110 uçak olmak üzere 41 savaş gemisi yer aldı.
Rusya’nın NATO’nun Kuzey Kutbuna yayılmasından çekindiğini ve bölgede güçlü askeri
bir duruş sergilemeye çalıştığını söylemek mümkün.
Rusya’nın
sıvı hidrokarbon kaynaklarının % 5 ile % 9’u ve gaz kaynaklarının yaklaşık %
12.5’i bu bölgede bulunuyor. Rusya ayrıca Northeast Passage olarak da bilinen Kuzey Kutup ve Pasifik Okyanuslarını birbirine
bağlayan Kuzey Kutbu denizyolu şeridini “ulusal” ulaşım rotası olarak
kullanacağını belirtmiş durumda. Ayrıca Rusya hem kıyılarını hem de Kuzey Kutbu
adalarını altı yeni askeri üs ile donattı. Rusya’nın 40 adet buz kırıcıya[6] (nükleer olanlar da var)
sahip olduğunu da not olarak ekleyelim.
Çin’in Düşük Yoğunluklu Kuzey Kutbu Stratejisi
Çin'in de
benzer ancak daha çok ticari düzeyde kalan hedefleri bulunuyor. “Polar Silk Road” (Kutup İpek Yolu)
oluşturma amacında olan Çin böylece ihraç ettiği malların seyahat süresini
kısaltmanın peşinde. Hatta geçen sene içerisinde bazı ticari sefer denemeleri
de yapmış olan Çin bölgedeki varlığı konusunda hukuki bir zemin inşa etme
çabalarını da sürdürüyor. Bunun yanında Çin; kutuplarda aktif bir araştırma
programı yürütmeye devam ediyor.
Uluslararası
Güvenlik Danışma Kurulunun yayınladığı raporda Yamal Yarımadası'ndaki doğal gaz
yataklarının geliştirilmesinde Çin'in Rusya ile işbirliğini belirten bölümü
ilginç. Raporda, Çin-Rusya işbirliğinin Kuzey Kutbu bölgesel güvenliği
üzerindeki etkisinin ABD hükümeti tarafından yeterince ilgi görmediği öne
sürülüyor. Ancak Kuzey Kutbundaki Rus ve Çin faaliyetlerinin son yıllarda hızla
artması artık ABD hükümeti tarafından “kaygılı” bir şekilde not ediliyor. Rusya
ve Çin her ne kadar birlikte hareket ediyorsa da ABD ve Rusya arasında da
benzer girişimler mevcut. Örneğin, petrol şirketleri ExxonMobil ve Rusya'nın
sahibi olduğu Rosneft, 2011 yılında stratejik bir işbirliği anlaşması imzaladı
ve o zamandan beri Rusya Kuzey Kutbu, Karadeniz ve Batı Sibirya'da petrol arama
ve üretimi için ortak girişimler kurdu.
Öte yandan Rusya
ve Çin ortak bir amaç güdüyor gibi görünseler de rekabet ve işbirliğini dengeleyen
karmaşık bir ilişkiye sahip olduklarını söylemek mümkün. Her iki taraf
birbirlerine “güvensizlik” duysalar da jeopolitik ve küresel gereksinmelerin
getirdiği bir yeni normal üzerinden işbirliğini zorunlu kılan bir politik iklim
ile karşı karşıyalar. İki ülkenin bu kapsamda 2017 yılında Baltık denizinde
yaptıkları askeri tatbikatı hatırlatmak gerekiyor.[7]
Kuzey Kutbundaki
bu ilişkiler stratejik ortaklıktan ziyade karşılıklı ekonomik faydalara
odaklanan pragmatik bir dürtü tarafından şekillenmeye devam ediyor. Rusya, Çin’in
ticari düzeyde kalan arzuları konusunda temkinli davranırken Çin de Kuzey Kutbu
dışındaki herhangi bir devletin kuzey kutbuna erişimine aynı oranda temkinli
yaklaşıyor. Çin'in resmi bir Kuzey Kutbu stratejisi bulunuyor[8] ve kendisini “Kuzey
Kutbu'na yakın” bir devlet olarak adlandırıyor. Ülkenin Kuzey Kutbundaki
ekonomik gelişme ve büyümeyi takip etmenin uzun vadeli ve stratejik bir hedefi
var.
Kuzey Kutbundaki
ekonomik fırsatlar kısa vadede Çin için önemli çünkü deniz yolları Avrupa ve
Kuzey Amerika'daki pazarlara mal sevkiyatının süresi konusunda önemli avantajlar
sağlayacak gibi görünüyor. Uzun vadede ise enerji konusunda Çin’in
faydalanabileceği yeni bir stratejik konjonktür oluşabilir.
Kuzey Kutbu Yol Haritası 2014-2030
Tam da bu
noktada ABD Deniz Kuvvetleri Komutanlığının yayınladığı “ABD Deniz Kuvvetleri Kuzey Kutbu Yol Haritası 2014-2030”[9]
isimli rapora bakmak gerekiyor.
Söz konusu
rapor bölgeyi “denizaltı ve hava operasyonları” için bir alan olarak belirlemiş
durumda. Hatta Rusya'nın ABD denizaltılarını Barents Denizi'nde tespit
ettiğini iddia eden haberler zamanında medyada çok da yer aldı.[10] Bu iddialar ABD tarafından
yalanlansa da[11]
az önce değindiğim Deniz Kuvvetleri raporunda özellikle 2030 yılı planları
arasında şu ifade dikkatimi çekti.
“Deniz
Kuvvetleri Arktik Okyanusu sularında seyrüsefer özgürlüğünü sağlamak için
çağrılabilir. Deniz kuvvetlerinin bölge güvenliği ve navigasyon(seyrüsefer)
özgürlüğü üzerinde daha fazla odaklanması gerekebilir.”
Bu yaklaşım bana biraz Güney Çin Denizinde navigasyon özgürlüğü için gezen ABD destroyerlerini hatırlatıyor ki bu konu ABD-Çin arasında ciddi bir sorun ve geçen sene ekim ayında az kalsın bir çatışmaya neden oluyordu.
Bu yaklaşım bana biraz Güney Çin Denizinde navigasyon özgürlüğü için gezen ABD destroyerlerini hatırlatıyor ki bu konu ABD-Çin arasında ciddi bir sorun ve geçen sene ekim ayında az kalsın bir çatışmaya neden oluyordu.
Söz konusu
olayda[12] Güney Çin denizinde
dolaşan ABD destroyerini uyaran Çin tarafı “sonuçlarına
katlanırsınız” şeklinde uyarıda bulunmuş ve olası bir çarpışmanın
kıyısından dönülmüştü. Şimdi ABD Deniz Kuvvetleri Komutanlığının 2014 yılında
yayınladığı bu raporda 2030 yılı için planlanan bu stratejiyi doğru analiz
etmek gerekiyor. Bu da kuzey kutbu üzerinden yapılacak hegemonik mücadelenin
bir habercisi olarak okunabilir.
ABD Deniz
Kuvvetlerinde amiral olan James Foggo kuzey buz denizi için "Kimsenin gölü değil”[13] yorumu not edilmeli
ayrıca "Kesinlikle üyesi olduğumuz tüm Kuzey Kutbu Konseyi ülkelerinin
bölgeye adil bir şekilde erişebilmesi gerekiyor." dediğini de ekleyelim.
Yine Amerikan donanmasından bir başka amiral Jonathan White, Şubat 2014'te
Reuters'e verdiği demeçte: “Kuzey Kutbunda
savaşmak zorunda kalacağımızı düşünmüyoruz, ancak hazır olmak zorundayız.”[14]
şeklindeki açıklaması ABD’nin
hegemonik anlamda özellikle askeri bürokraside alarmist bir yaklaşım içerisinde
olduğunu gösteriyor. Bu arada bir son not olarak da şunu ekleyelim ABD’nin Birleşmiş Milletler
Deniz Hukuku Sözleşmelerini imzalamamış olması aynı zamanda bu bölgedeki
çatışma riskini arttırıyor.[15] Rusya kuzey kutbunda daha
önce Norveç ile yaşanan bazı sorunları bu sözleşmelere dayanarak yaptığı sınır
anlaşmaları ile çözmüştü.
Sonuç
olarak kuzey kutbu üzerinden kopacak fırtına yakın ve bu fırtınanın sistemik
bir etkisi de olacaktır. Özellikle son dönemde ABD-Çin arasında gerilen
ilişkiler ve Rusya’nın Çin’in yanında boy gösteren duruşu, ABD’nin zorlayıcı
bir hegemonik mücadele vermesine neden olmuştur. Bununla beraber açılan yeni cepheler konusunda geri durmayan ABD’nin bu stratejik tavrı hegemonik bir aciliyet içerisine girdiğini göstermektedir.
ABD Dışişleri
Bakanı Mike Pompeo’nun İzlanda ziyareti sırasında söylediği şu sözler ile
yazıyı noktalayalım:
“Amerika
geri çekildiğinde Çin ve Rusya gibi ülkelerin boşluğu dolduracağını biliyoruz.
Biz yokken bu kaçınılmaz.”
Kaynakça:
[1]https://www.state.gov/t/avc/isab/262342.htm
[2]https://www.scmp.com/comment/insight-opinion/united-states/article/2189206/arctic-ambitions-china-russia-and-now-us-need
[3]https://www.forbes.com/sites/ucenergy/2018/01/08/why-trumps-offshore-drilling-expansion-wont-be-so-yuge/
[4]https://www.news.com.au/technology/innovation/military/new-ocean-opening-up-around-the-north-pole-is-sparking-a-global-scramble/news-story/fd687de7986380988ffefb5e76861888
[5]https://www.reuters.com/article/us-usa-iceland-pompeo/u-s-and-iceland-boost-trade-ties-discuss-arctic-security-idUSKCN1Q41RT
[6]https://www.washingtonpost.com/graphics/2018/world/arctic-climate-change-military-russia-china/?utm_term=.bc96551c86b2
[7]https://thediplomat.com/2017/07/china-russia-launch-first-military-drills-in-baltic-sea/
[8]http://english.gov.cn/archive/white_paper/2018/01/26/content_281476026660336.htm
[8]http://english.gov.cn/archive/white_paper/2018/01/26/content_281476026660336.htm
[9]https://www.navy.mil/docs/USN_arctic_roadmap.pdf
[10]https://www.foxnews.com/world/russia-reportedly-says-it-chased-apparent-us-sub-from-barents-sea
[11]https://news.usni.org/2014/08/11/u-s-denies-attack-submarine-expelled-barents-sea
[12]https://edition.cnn.com/2018/10/02/politics/us-china-destroyers-confrontation-south-china-sea-intl/index.html
[13]https://www.businessinsider.com/russia-china-active-in-arctic-but-its-nobodys-lake-us-admiral-says-2019-2
[14]https://www.reuters.com/article/us-usa-arctic-navy/u-s-navy-eyes-greater-presence-in-arctic-from-2025-idUSBREA1Q2DU20140227
[15]https://www.fairobserver.com/more/international_security/arctic-shipping-passage-oil-exploitation-russia-china-us-global-warming-news-15241/
0 Comments