Asya,
Avrupa ve Afrika’yı kara ve deniz yolları ağı ile birbirine bağlamayı amaçlayan
Kuşak ve Yol Girişimi (BRI) Çin Devlet Başkanı Xi
Jinping tarafından 2013 yılında harekete geçirilen milyarlarca dolarlık bir
girişim. 25-27 Nisan tarihlerinde Çin’de yapılacak ikinci büyük zirve öncesinde
söz konusu girişimin artıları ve eksileri küresel siyaset gündeminde yer
bulmaya devam ediyor.
Kuşak
ve Yol Girişimi; Güney Amerika'dan Kuzey Kutbu'na kadar geniş bir alanı kapsayacak
şekilde genişliyor ve otoyol, liman, enerji santrali ve altyapı ağı kurma
planlarını içeriyor.
Çin
söz konusu projeyi barışçıl yükselişinin mührü olarak değerlendirirken
uluslararası sistemin diğer ağırlıklı unsurları aynı fikirde değil. Girişimin
gelişmiş olmayan ülkelerde bir borç baskısı yarattığı (debt trap) ve bir süre sonra Çin’in bu ülkelerin altyapılarına ve
hammadde kaynaklarına el koyabileceği endişesi dile getiriliyor.
Pentagon
ise eleştiriyi bir adım daha ileriye götürerek Çin’in Kuşak ve Yol Girişimi
üzerinden “belirleyici bir deniz gücü”
oluşturmayı amaçladığını düşünüyor.
ABD
donanmasından Amiral John Richardson'a göre Çin belirleyici bir deniz gücü
oluşturmak için ulusal gücünün diplomatik, ekonomik, askeri ve sosyal
unsurlarını harmanlıyor.
Richardson;
Çin ve Rusya'nın eylemlerinin sadece ABD'ye yönelik olmadığını bununla beraber
tüm uluslararası sistemin normlarını kendilerine daha uygun hale getirmek için
yeniden tanımlamaya çalıştıklarını iddia etmiş.
Çin’in Stratejik
Hamleleri ve Uluslararası Güvensizlik
Richardson
ayrıca söz konusu ülkelerin eylemleri uluslararası güvenliği baltalıyor. Bu
eylemler "güvensizliği"
besliyor ve en hayati ulusal çıkarlarımıza zarar veriyor diyerek sözlerine
nokta koymuş.
Çin'in
ve düşük yoğunluklu olsa da Rusya'nın ortaya koyduğu eylemlerin ABD'nin domine
ettiği bir uluslararası sistemi onaylamadığı konusuna katılmak mümkün. Ancak bu
eylemlerin sistemi dönüştürmeyi amaçlayan bir çabaya dönüşüp dönüşmeyeceği
noktasında gri alanlar mevcut.
Hem
Çin hem de Rusya'nın iç yapılarından kaynaklanan bazı kaygıları olduğu
görülüyor. Aslında buna benzer bir kaygının 11 Eylül sonrasında farklı bir
şekilde olsa da ABD'de de olduğunu söyleyebiliriz.
"Make America
Great Again"
yaklaşımının muteber olması şaşırtıcı değil. 11 Eylül’den sonra ABD’de yaşanan
travma sonrasında içerde politik söylemlerin sert bir düzlemde konsolide olması
ve bunun uluslararası sisteme yansıması ABD siyaseti açısından beklenen bir
durumdu.
Trump
başa geldikten sonra stratejik rakip olarak gördüğü Çin ve Rusya’ya karşı ciddi
bir kampanya başlatırken öte yandan kendi müttefiklerine karşı da söylemlerini “pazarlık unsuru” olarak kullanmak
adına olsa bile sertleştirdi.
Aslında
Trump’un bu söylemleri Çin ve Rusya’nın özlemini çektiği çok kutuplu uluslararası
sistemin ortaya çıkmasına ve kristalleşmesine yardımcı oluyor.
Kapasitenin Artması ve
Hegemonyanın İçerden Dışarıya Taşması
Çin
ve Rusya’da içerde yaşanan kırılmalar ve ülkelerin kırılganlığı dışardaki
söylemlerine ve uluslararası sistemin yapısına yansıyor ve etkiliyor. Bu
nedenle ABD menşeli değer ve ilkelerin baskın olduğu bir uluslararası sistem
Çin ve Rusya tarafından bölgesel bir temelde yeniden şekilleniyor.
Bölgeciliğin
ve münhasır bir sistemik yaklaşımın onore edildiği çok kutuplu ancak "ticari
geçirgenliği" yüksek bir yapı inkişaf ediyor.
Kuşak
ve Yol Girişimini Çin’in içerden dışarıya taşan “kurumsal kapasitesi” olarak değerlendirmek mümkün.
Bu
kapasite aynı zamanda içerde yaşanabilecek bir takım huzursuzlukları tahkim ederken
öte yandan hegemonik ve askeri unsurlarını tüm dünya üzerine dağıtmak için
elverişli bir araç olarak ortaya çıkıyor.
Hülasa
demek istediğim içerden ideolojik, kültürel ve stratejik olanın taşması dışarda
olanı ve sistemi dönüştürüyor.
Mackinder ve Mahan’ın
Stratejilerini Bütünleştirmek
Kuşak
ve Yol Girişiminin ana hatlarına bakıldığında Mackinder ve Mahan’ın
ünlü stratejilerini aynı potada erittiğini söylemek mümkün.
Mackinder’in
Avrasya’ya (heartland) hakim olan dünyaya hakim olur ve Mahan’ın denizlere
hakim olan dünyaya hakim olur düsturları Çin’in Kuşak ve Yol Girişimi
içerisinde yer alan karada “İpek Yolu
Ekonomik Kuşağı” ve denizde “21.
Yüzyılda Deniz İpek Yolu” konsepti ile uyumlu görünüyor.
Ancak
“hakim”
olma ya da hegemon olma kavramı sadece ticari bir takım oluşumlarla
açıklanabilecek bir vakıa değil. Söz konusu bu hatlar üzerinde askeri ve siyasi
bir “egemenlik” tesis edilmiş değil.
ABD
ve Çin arasında devam eden rekabet muhtemelen bu soruya bir yanıt verecek. Çin;
Kuşak ve Yol Girişiminin güvenlik sorunlarını çözmek için ya projeyi bir üst
seviyeye çıkararak yoğunlaştıracak ya da bölgesel bir düzeye çekerek iddiasını
azaltacak.
Her
iki durumda da uluslararası sistemin ciddi bir dönüşüm sürecine girdiği ve
sistemi domine eden unsurların arasındaki ittifakların eridiği yeni bir dönemin
belirdiğini söylemek mümkün.
Kuşak ve Yol Girişimi beliren bu yeni dönemin Çin tarafından
hegemonize edilip edilemeyeceğini test eden en önemli projelerden birisi olacak.
0 Comments