KucukEmrah


Türkiye tarihini ve toplumunu anlamak için yapılması gereken ilk şeylerden birisi de ?müzik tarihimizi incelemek?tir. Şimdi 1950 yılının Türkiye?sini bir düşünün? Bir de gelin 70?li ve 80?li yılları düşünün?O dönemlerdeki toplumsal doku ile daha sonraki dokular çok farklı?Bir gelişme mi yoksa bir dönüşüm mü söz konusu ya da bir yozlaşma mı? Bir halk bu sürede nasıl bu kadar değişebilir...


Müzik tarihi üzerinden bir popüler kültür incelemesi yaparsak...Göçle oluşan varoşlar 70?li yıllar ile beraber arabesk denilen müziğin içinde buldular kendilerini?Hepsini inceleyecek ne yerimiz ne de zamanımız var?Ama 80?li yılların ortasında Türkiye Küçük sanatçıları tanımaya başladı? Hatta öyle ki Unkapanı ardı sıra küçük sanatçılar aradı, buldu?Kimi ünlü oldu hala şarkıcı, bir çoğu ise kaybolup gitti popüler kültürün derinliklerinde?



Küçük Emrah da onlardan birisi idi?Unkapanı tabiri ile bomba gibi düştü piyasaya?Acıların Çocuğuyum, Yaralı, Ayırmayın Bizi, Vurmayın gibi hit parçalarla o dönem gazinolarında bir stardı? Bütün gazinolar bu küçük sanatçıya abone olmuştu?Acı dolu parçalardan sonra ardı ardına filmler çevirmeye başladı. O dönem için acıların simgesi ve idol olan Emrah son dönem gençliği için ise Nuri Alço ile hatırlanan bir figür haline geldi?(Bkz. Nuri Alço?nun ?baba yarısı? olduğu film?) Burayı iyi analiz etmek lazım aslında, popüler kültürün en önemli özelliklerinden birisi de bir dönem melodramatik öğeler içeren filmlerin ve figürlerin (o dönem için gerçekten de öyle) bir sonraki kuşak için mizahi bir simgeye dönüşebiliyor olmasıdır?


İşte Küçük Emrah da onlardan birisi? "Masum ağlamaklı bakışı" şimdiki kuşak için bir mizah malzemesi oldu ancak belki o dönem sinemaya gidenlerin hüngür hüngür ağladıkları sahnelerdi bunlar?. Popüler mecra içinde üretilen ürünler aynen o dönem üretilen giysiler gibi dolaba kaldırıldıktan sonra bir sonraki kuşağın hışmına uğrayabiliyor?Ama popüler figürler bir dönemin toplumsal fotoğrafını çekmek için son derece önemli?


Bu nedenle Emrah ve 80?lı yılların ortaları da 12 Eylül sonrası depolitize edilmiş ve göç sonrası oluşmuş varoşların acı dolu bir haykırışı olabilir mi? Varoşların tepkileri radikal siyasi akımların içinden çıkıp popüler kanallara kanalize oldu ve Arabesk non stop akın etti zihinlere?