Böyle bir harekat ismi yok henüz!Ancak sadece öylesine bir isim verdim. Olası bir sınırötesi operasyonun olacağı bölge, doğal olarak operasyona da adını verecektir...

 Aylardır konuşulan tezkere meselesi sonunda meclisten geçti ve şimdi bütün gözler TSK ve Hükümette...İşte şimdi asıl mesele bundan sonraki süreci yönetme meselesidir. TSK ve Hükümet belki de önümüzdeki dönemde bir "savaş" yönetmek zorunda kalabilir ve bunun getiri ve götürüsü hesaplanabilmelidir...



 Ama gelin böyle bir tablo çizmeyelim. Hedefimiz eli kanlı bir terör örgütü olduğuna göre Ordumuzun yöntemleri de konvansiyonel değil , hedefe yönelik ani baskınlar olmalıdır... "Bu bir ordular savaşı değildir" ... Son derece yerinde ve reel bir tesbit...Bu bir terör sorunudur ve bölgedeki terör örgütü vur-kaç mantığına göre ve az sayıda elemanlardan oluşan timler halinde hareket eden bir yapılanmadır...Bu yapılanmaya karşı binlerce askeri bölgeye sürmek  maceradan başka bir şey değildir...

 Bölge kontrol altına alındıktan sonra tampon oluşturmak amacıyla gerekli sayıda asker sevkedilebilir. O ayrı bir meseledir. Şimdi Türkiye eğer bölgeye harekat yapacaksa bunu üç şekilde gerçekleştirme şansı olacaktır. Birincisi toplu şekilde binlerce askerle giriş ki bu çok riskli (askerimiz bölgeyi çok iyi tanımıyor)' dir...İkincisi ise "uçarbirlik" harekatı dediğimiz komando birliklerinin belli bölgelere havadan indirilmesi sureti ile yapılması seçeneğidir. Ancak bunun da getirdiği bir takım zorluklar vardır. Öncelikle bölgeye varan birliklerin arazinin tüm koşullarını önceden çok iyi etüt etmesi gerekmektedir ki bu şu andaki koşullarda mümkün değildir...Unutmayalım orada bir çok Cudi ve Gabar mevcuttur... Bir başka seçenek ise özel timlerin belirlenmiş hedeflere ve özellikle lider kadroya yapacağı nokta eylemlerdir... Bu sonuncusu terörle mücadele açısından en uygun olanı gibi görünmektedir.

 Sedat Laçiner'in de belirttiği gibi lider kadroya verilecek zarar , binlerce teröristi imha etmek sonucunda verilecek zarardan daha büyük sonuçlar doğurabilir. O nedenle harekat yapılırken bu ayrıntıların dikkate alınması gerekmektedir...Bir de örgütün bölgenin çok geniş bir alanına yayıldığını , İran'da faaliyet gösteren PJAK'ın da bu harekat esnasında bölgeye kayabileceği gerçeklerini de unutmamak gerekmektedir...

 Bugün Barzani'nin yaptığı " Kürt halkını Türkiye'ye karşı direnişe çağırıyorum" açıklaması bir başka tehdidi daha gündeme getirmektedir. Belli olan şudur ki Türkiye'yi Kuzey Irak'ta çok denklemli bir düşman listesi beklemektedir. Böyle bir durumda akılcı hareket edilmeli , harekatın alanı daraltılıp etki gücünün yükseltilmesi gerekmektedir. Ancak bu şekilde az zaiyat ve çok başarı gelecektir...

 Harekatın gerekip gerekmediği konusunda ise aslında ayrı bir yazı yazmak lazım ancak kısaca şunları belirtmek istiyorum. Türkiye diplomatik alanda yapması gerekenleri bugüne kadar hep yaptı. Belki birileri Türkiye'yi Kuzey Irak'a savaşa çekmek istiyor.Bunun doğru olduğunu kabul etsek bile! Bölgede akan kanı durdurmak için bir şeyler yapmalıyız. Ve asıl acı olan şu ki bu terör denilen belayı önlemek için fazla zamanımız yok...Özellikle şu kritik günlerde gelecek baska acı haberler sadece harekatın başlama süresini biraz daha yakınlaştırır o kadar... Türk Hükümeti bu tezkerede son derece kararlı görünmektedir. Bir dönem Suriye ile gelinen noktanın aynısı şu anda Irak ile yaşanmakta...Ancak Irak (özellikle Kuzeydeki bölgesel yönetim) uzlaşmaya yanaşmamaktadır. Bu nedenle harekat bu sefer olacak gibi gözükmektedir...Ancak dediğimiz gibi harekatın olup olmaması değil ne şekilde ve nasıl olacağı hayati derecede önemlidir...