İran?ın uranyum kaynaklı nükleer santral kurma girişimleri ve bu girişimler karşısındaki ABD?nin tutumu aşikardır. Ortadoğu?da nükleer bir güce sahip olacak İran?ın ABD?nin bölge üzerindeki stratejisini önemli ölçüde etkileyecektir.


Bu durum bölgedeki dengeleri bozacak olması sebebiyle ABD?nin mevcut politikaları açısından da kabul edilebilecek gibi bir durum değildir.


ABD ve İsrail`in ittifakının sarsılamayacak kadar güçlü olduğunu sürekli olarak savunmuş olan George.W. Bush?un bu istisnasız desteğinin yeni yılda görev süresi bitecek olan başkan ve ekibinin kişisel yargılarının etkileri sonucu oluşmuş bir politika olduğu varsayımında bulunduğumuzda; Barack Obama?nın gelişi ile ABD-İsrail dayanışmasının eski durumuna göre daha esnek bir yapı alabileceğini öngörebilmek mümkün.


İsrail ve İran arasındaki husumetin ABD?nin İran?a yönelik politikalarındaki tesirinin yadsınamaz olduğu da bu noktada öne çıkmaktadır.


Uluslararası arenada bu konuda İran?ı Stratejik konumu ve iyi bir silah pazarı olarak destekleyen Rusya?nın ABD?nin bu konudaki dış politikasında yapacağı değişiklikler her ne kadar soğuk savaş sonrası tek kutuplu bir görüntüye bürünmüş olsa da üstü kapalı olarak devam etmekte olan doğu-batı dengelerinin yeniden gözden geçirilmesine sebep olabilecektir.


Bu bağlamda Türkiye?nin ABD ve İran arasındaki gerginliğin ortadan kaldırılmasına yönelik üstleneceği rolün Türkiye?nin bölgedeki önemini artıracak olması açısından da önemi büyük olacaktır. 


Yazar: Diplomat