Bu soruyu tüm blogcular sormuştur kendisine. Ancak hiçbir blogcunun buna tam olarak cevap verebileceğini sanmıyorum. Çünkü blogculuk neden ve sonuçları da içinde barındıran bir kavram...Bugün ex-blogumda çıktığım nostalji gezisi sırasında anladım bu gerçeği...
Eski yazıları okudukça blogu neden yazdığım konusunda da bir ikileme düştüm açıkcası. Blog kendimizi anlattığımız bir mecra mı yoksa tamamen derleme yaptığımız alanlar mı? Ya da her ikisi birden! En azından ben yazılarımda bunu denemişim. Hani iyi bir blog yazarı olmanın herhangi bir kriteri yok, herhangi biri gelip bizi puanlayamaz da, o yüzden yazdıklarımızın aldığı olumlu tepkiler bir anlamda iyi yazıp yazmadığımızı da ortaya çıkarıyor. Bu iyi yazma konusuna gerçi daha önce de çok kere değindim.
Blogların özgür birer kişisel platform olduklarını ve isteyenin istediğini yayınlayabileceği görüşünü savundum hep. Çünkü editöryal baskının olduğu her yerde hapsedilmiş düşünce vardır. Ve üretilen o düşünceden bir yarar gelmez. Sadece yönlendirme amaçlı olur. Bugün köşe yazarları ve gazeteciler hatta önemli siyasi birimler bile, haberciliği blogların ürettiği ve yönlendirdiği konusunda hemfikir...
Ancak haberi üretme konusunda bir sıkıntısı var blogların. "New Journalism" (Yeni Gazetecilik) denen kavramı blogcular tam olarak oturtamadı. Ben bunu Irak ve Gazze'deki bir takım blogların yaptığını düşünüyorum. Ancak hala haberi üretme değil yorumlama aşamasındayız ve bu eşiği geçmekte zorlanıyoruz.
Peki şimdi blogu yazmaya neden başladım sorusundan bir üst aşamaya geçelim. Ya da bir sonraki soruya... Blogculuğu ya da özelde Türk Blogosferini nasıl daha iyi bir yere getirebiliriz? Blogda yazanlar gazetede yazanlara göre fark yaratabilir mi? Yoksa bu tamamen bir kişisel ego tatmini mi? İşte bu sorunun cevabını verdiğimiz zaman kaliteli yazılar da peşisıra gelecektir...
4 Comments
-Haber verebilir her türlüsünden
-Kaynağı uydurma olmamalı (kaynak gerekiyorsa)
-Çok fazla şurdan duydumm burdan aldım deyip beni ikilemde-üçlemde komamalı. (benim yerime sen elemelisin)
-Her zaman bir duruşu olmalı
-yanıldığında yada altta kaldığında yazmalı. Şurda yanılmışım diyebilmeli. Her zaman yağ gibi üste çıkacak kelime oyununa başvurmamalı.
-Ekleyebiliyorsa her haberin altıne kişisel görüşünü ekleyebilmeli. Orjinal metni ben napayım? sen ne düşünüyorsun bu konu hakkında o lazım bana.(benim için orjinal metin yüzde40, yorumun yüzde60 değerindedir)
-Reklam yapıyorsan adam gibi açıkla.
(deki ben bu yazıyı işte şu nedenlerle koymayı uygun gördüm (sponsorluk-hosting parası vs)diye not düş)
(çünkü ben, bu tip bir olay yüzünden bir blogcumu bizzat yüzüne söyleyerek(yorum) rssmden attım)
-yazabiliyorsan çok iyi bildiğin yada herzaman içinde bulunduğun şeyleri yaz. kayda değer olsun olmasın. Artık belli basma kalıp konulardan sıkıldım.
kısacaı ben okuyorum sen yaz abi.. :-)
?Türk Blogosferini nasıl daha iyi bir yere getirebiliriz? Blogda yazanlar gazetede yazanlara göre fark yaratabilir mi? Yoksa bu tamamen bir kişisel ego tatmini mi??
Benim cevabım:
Türk blogcuların tümü için geçerli değil elbette. Çünkü mesela ben hobi gibi yazmaktayım. Ego tatmini de denebilir.
Gazete köşe yazarlarına vesaire fark atmak için çok ciddi ve kararlı bir şekilde memleket meseleleri hakkında bir dava adamı gibi düşünüyor ve hareket ediyor olmak gerekir. Böyle blog yazarları Türk blogosferi tarafından baş tacı edilirlerse işte o zaman gazete yazarları aşılabilir bile. Aksi takdirde bir ego tatmini midir? Bence değildir. Hobi gibi bir şeydir.
Şimdi bakın ne düşündüm:
Memleket ve dünya meseleleri ile ilgili ciddi sorumluluk duygusuna sahip blog yazarları var. Güzel yazıyorlar. İnsanları düşündürüyorlar. Siz bu kişilerden birkaçını tanıyor olmalısınız. Diğer blogculara çağrıda bulunun bu tür blog yazarlarını birbirimize tanıtalım. Sonra kampanya gibi bir şey düzenlemeli, o yazarları her duyarlı blogcunun kendi blogunda blogroll listelerine özellikle eklemeleri istenmeli veya en azından RSS takibine alınmaları istenmeli.