Türkiye?de son zamanlarda yaşanan birtakım olaylar toplumsal yapı içerisindeki fay hattının daha da belirgin bir hal aldığını göstermektedir.



2002 yılından beri süregelen kutuplaşma spesifik tartışma konuları üzerinden somutlaşmakta ve ayrışmaya doğru giden bir hal almaktadır. Muhteşem Yüzyıl, Ucube Heykel ve Türk Telekom Stadında yaşanan kriz ile beraber ayrışmanın direnç noktaları ortaya çıkmış ve yaşam tarzı üzerinden derin bir tartışma ve ayrışmanın da sinyalleri verilmiştir.


Oysa hoşgörü ortamından uzak bir coğrafyanın birlikte hareket etme şansı da maalesef ortadan kalkıyor. Bunun yanında tartışma kültürümüz konusunda da sıkıntılarımız var. En basit trafik tartışmalarında bile cinayet işlenen bir ülkeden bahsediyoruz. Bu verdiğim örnek ortalama bir Avrupa Ülkesinde aylarca manşetlerden inmeyebilir ancak bizde rutin bir asayiş olayı olarak kayıtlara geçiyor.


Kısaca tartışmayı bilmiyoruz. Herkes olaylara kendi açısından ve kendi çıkarından yaklaşıyor.


Yumurta atmak, yuhalamak demokrasinin gerekleri gibi gösterilirken Mavi Marmara gemisi için gösteri yapanlar ?yobaz ve gerici? olarak yaftalanabiliyor.


O zaman nerede kaldı demokrasi? Demokrasi ve tartışma kültürü gibi kavramlar sadece ?bazıları? için mi geçerli? Bu çifte standardın ülkedeki fikir kamplarının daha da keskinleşmesini sağladığını görmüyor muyuz?