Kuzey Kore; Güney Kore ile olan görüşmelerini askıya alırken, Kim Jong Un ile Trump görüşmesinin de gözden geçirileceğini duyurdu. Özellikle ABD tarafından gelen tek taraflı nükleer silahları kaldırma baskısının kararda etkili olduğu belirtiliyor.

Kim Jong Un'un özellikle "nükleer silahların kaldırılmasında acele edilmesinin gerektiğini" söyleyen John Bolton'u eleştirdiği söyleniyor. Mike Pompeo, nükleer silah programını kaldırırsa Kuzey Kore'deki yaptırımların kaldırılabileceğini açıklamıştı.

ABD ile Güney Kore'nin askeri tatbikatlarına devam etmesi, Kuzey Kore ile ABD arasında oluşan çatlaklardan bir diğeri olarak değerlendiriliyor. Bu tarz hamleler Singapur'da yapılacak görüşme öncesinde iki tarafın pazarlıkta ellerini güçlendirme hamlesi olarak okunabilir.

Ancak bir yandan da Kuzey Kore ile ABD arasında planlanan nükleer görüşmelerin sekteye uğrama ihtimali giderek güçleniyor. Kuzey Kore özellikle Libya benzeri bir nükleer silahlardan arındırma modeline karşı çıkıyor.

15 yıl önce yine ekonomik entegrasyon vaadiyle görüşmeleri kabul eden Kaddafi'nin daha sonra başına gelenler malum. Ayrıca Libya ile yapılan nükleer anlaşmanın mimarlarından biri olan Bolton'un şu anda da başrolde olması Kuzey Kore'yi endişeye sevk eden bir diğer husus.

Kuzey Kore'nin Libya ile aynı kaderi paylaşacağı endişesi nükleer konusundaki tavrını da şekillendiriyor. Kuzey Kore; Libya'nın nükleer silahlardan arındırılmasının bir saldırı taktiği olduğu şüphesini taşıyor. Bu tespit önemli çünkü nükleer silahların kime/neye göre bir güvenlik sorunu olduğu konusundaki değerlendirmeler son derece göreli. Sonuç olarak nükleer silahlardan arınmış bir dünyanın uluslararası sistemdeki tüm aktörlerin temel hedefi olması gerekiyor. Bu konuda farklı düşünenin olduğunu sanmıyorum.

Ancak askeri güçlerin asimetrik bir yapıda olduğu uluslararası sistem içerisinde farklı rejimlere sahip oldukları için hedef haline gelen devletler ne yapacaklar? Tarihin sonunu ilan eden küresel vizyon bu soruya uzun süredir cevap vermeye çabalıyor. İdeal rejim ya da devlet tartışmalarının liberal ve Westphalian bir yaklaşım arasında sıkışmasının, çok kutupluluğa doğru giden dünyada kendine özgü yönetim sistemlerinin önünü açmaya başladığını söylemek sanırım mümkün. Bu nedenle söz konusu “istenmeyen-haydut-başarısız”(artık her nasıl tanımlanıyorsa) devletlerin bu arayıştan vazgeçmeleri için tüm dünyanın nükleer silahlardan arındırılmasının ve bu minvalde bütünü hedefleyen organizasyonların inşa edilmesi gerekir diye düşünüyorum.

Böyle bir organizasyonun inşa edilmesinin reel-politik açıdan mümkün olmadığı gerçeğini de hatırda tutmak gerekiyor tabi.

2016 yılında yapılan bir nükleer testten sonra Kuzey Kore Ajansı, "Tarih, güçlü nükleer caydırıcılığın, yabancıların saldırganlığını engellemek için en güçlü hazine olarak hizmet ettiğini kanıtlamaktadır" diye açıklama yapmıştı.

Sonuç olarak Kuzey Kore geçmişte yaşanan benzer görüşmelerin akamete uğramasından dolayı derin bir şüphe içerisinde. ABD ise yine Trump aracılığıyla güven vermeye çalışmakta. Bakalım görüşmeler nasıl bir seyir izleyecek.