Çin ve Pakistan arasında süregelen ilişkiler giderek kuvvetlenmeye devam ederken bölgedeki Çin yatırımlarının güvenliği yeni sorunlar ile karşı karşıya kalmış durumda. Geçmiş yıllardan bu yana radikal hareketlerin hedefi olan Çin, kısa süredir Pakistan’da ayrılıkçı hareketlerin de hedefi haline geldi.

Karaçi’de Çin konsolosluğuna yapılan saldırı ve onun öncesinde Ağustos ayında Çinli mühendisleri taşıyan otobüse yapılan intihar saldırısı gösteriyor ki bölgede CPEC kapsamında yatırımlarını arttıran Çin “vekil unsurların” öfkesini arttırmış durumda. İki saldırıyı da üstlenen Belucistan Kurtuluş Ordusu, Belucistan adını verdikleri bölgenin bağımsızlığı için savaşıyor.  İran, Pakistan ve Afganistan arasında dağılan Beluciler Pakistan ya da Fars etnik kimliğinden farklı bir etnik kimliğe sahipler. İran, Belucilerin örgütsel hareketlerine sıkı bir kontrol getirmiş durumda ve bu nedenle daha çok Pakistan içerisinde aktif konumdalar.

Pakistan bu saldırıların arkasında Hindistan’ın olduğu şüphesini zaman zaman dile getiriyor. NYT'nin haberine göre Karaçi'de yapılan saldırının ardından Belucistan Kurtuluş Ordusu ile ilintili olduğu iddia edilen bir twitter hesabından "üyelerinin konsolosluğa yapılan saldırıda şehit olduğu" açıklaması yapıldı. Söz konusu hesaptan ayrıca "Çin kaynaklarımızı sömürüyor" tweeti de atıldığı belirtiliyor.

Pakistan’ın kuruluşunda yer alan etnik unsurlar; Pencabiler, Beluciler, Patanlar, ve Sindiler olarak sayılabilir. Bunlar arasında özellikle Beluciler ve Patanların kurucu idareye karşı muhalif bir tavır içinde olduklarını söylemek mümkün. Belucistan bölgesinin hem Hint okyanusuna kıyısı olması hem de Hürmüz boğazına yakınlığı bölgeyi aynı zamanda jeo-stratejik bir pozisyon içine itmiş durumda.


ABD’de yayınlanan “Armed Forces Journal”ın Haziran 2006 sayısında Belucistan ayrı bir ülke olarak gösterilmişti. Bu da Pakistan için durumun vahametini ortaya koyuyor. Çin’in büyük önem verdiği Gwadar limanı da bu bölgenin kıyısında bulunuyor. Bu nedenle bu limanın güvenliğini sağlamak Çin için çok önemli. Pakistan özel kuvvetleri tarafından korunan limanın güvenliğini sayısı binlere ulaşan birlikler sağlıyor.

Belucistan Kurtuluş Ordusunun eylemlerini son dönemlerde özellikle sansasyonel düzeye çekme çabaları ve Çin’i spesifik olarak hedeflemeleri akla küresel mücadelede taraf olan muhatapları getiriyor. Acaba Belucistan küresel güç mücadelesinin cephe hatlarından biri olabilir mi? Çin’in Gwadar limanı ile enerji sevkiyatının merkezine yerleşmesi ve özellikle Hürmüz boğazına olan yakınlığı bölgede egemen olan unsurları endişelendiriyor.

Carnegie-Tsinghua Merkezinden Shi Zhiqin ve Lu Yang yazdıkları bir makalede “Çin, yalnızca Pakistan hükümeti ile görüşmenin geleneksel yolunu terk etmeli ve yerel topluluklarla iletişime geçmelidir. Böylece daha fazla insan CPEC'ten yararlanabilir.” diyor. 

Çinli yetkililerin Beluci ayrılıkçılarla CPEC’i korumak için “gizlice” görüşmelerde bulunduğuna yönelik Financial Times haberi ise daha sonra Pakistanlı ve Çinliler tarafından yalanlandı.

Belucilerin bölge ile ilgili asıl endişesi, Çin’in yaptığı yatırımlar sonrasında bölgedeki demografik yapının değişeceği korkusu. Hatta özellikle Gwadar limanının olduğu bölgede topraklarını yabancı yatırımcılara satan Belucilerin sayısının hızla arttığı belirtiliyor. Beluciler etnik yapının değişmesinden dolayı Pakistan’ın bu projeyi bir kaldıraç olarak kullandığından şüpheleniyorlar.


Pakistan’ın bu bölgede kalkınmayı sağlayabilmesi için “Belucistan” sorununu çözmesi gerekiyor. Çin’in burada artacak güvenlik problemlerine nasıl bir refleks göstereceği ise bir başka önemli soru. Çıkarlarını korumak için Cibuti örneğinde olduğu gibi askeri üsler kurma noktasına gelir mi ya da Pakistan ile ortak bir askeri strateji içerisinde olur mu bunu zaman gösterecek.