Bugün Afganistan’ın bulunduğu
topraklar yüzyıllar boyunca süper güçlerin müdahale ettiği çok önemli stratejik
bir alanda bulunuyor. Bu nedenle sürekli çatışmanın ve çekişmenin merkezinde
olan bu bölgede barışın yeniden inşası ciddi bir küresel politik mesele haline
gelmiş durumda.
2001 yılından bu yana devam
eden savaşta Taliban’ın Afganistan’ın hemen hemen yarısını kontrol eder duruma
gelmesi, Taliban’a muhalif olan güvenlik yaklaşımını dönüştürmeye başladı.
ABD Başkanı Donald Trump; bugün
Taliban’ı müzakere masasına getirmek için Pakistan’ın yardımını istiyor. Amerika'nın Taliban’la yaptığı müzakerelerin tarihi, 1990’ların ortasına kadar
uzanıyor. İki taraf arasındaki algı boşluğu nedeniyle her ne kadar Pakistan
diyalogu kolaylaştırsa bile, bu çabalar Amerika’yla Taliban’ın dünya görüşleri
arasındaki uçurum yüzünden hep hayal kırıklığına uğradı.
Trump’un geçen hafta
Afganistan’da bulunan 14.000 ABD askerinin yarısını çekme kararı almasının
ardından bölgede ciddi bir hareketlenme başlamış gözüküyor. Bu geri çekilme Taliban'a bir alan
yaratarak bölgenin yeniden bir çatışmanın içine çekilmesine neden olabilir mi? Donald
Trump’un bu ani kararı Kabil'deki müttefikleri, diplomatları ve yetkilileri
şaşırtmış durumda. Söz konusu çekilmenin yaz aylarında olabileceği ama kesin
bir karar alınmadığı belirtiliyor. Ayrıca asker çekme kararının Mattis’in
istifa nedenleri arasında olduğu da iddia ediliyor. Savaşın başından beri ABD
2.400'den fazla askerini kaybetti ve bu en uzun savaşta 900 milyar dolardan
fazla para harcadı.
Trump’un bu çıkışı tam da Taliban'la
17 yıllık savaşı sona erdirmek için yapılan müzakerelerin yenilenmesi sırasında
geldi.
Taliban
ile Görüşmeler “Üretken”
ABD’nin baş müzakerecisi Zalmay Khalilzad’ın, Taliban ile BAE’de
yapılan görüşmelerin “üretken”
olduğunu belirtmiş olması önemli. Amerika’nın yeni müzakerecisi
Zalmay Khalilzad, Afganistan siyaseti için özel donanımlı, yetenekli ve
deneyimli bir diplomat. Trump zorlu bir iş için doğru kişiyi seçmiş gibi ancak
Khalilzad bile ABD ile Taliban arasındaki görünürdeki farklılığın üstesinden
gelemeyebilir.
Bundan önce de bu tarz
girişimler olmuştu ancak bu sefer taraflarda ilginç bir “umut” belirtisi var. Tabi asıl soru bunun ne kadar süreceği?
Sürecin bu sefer üretken olmasının temel nedenlerinden birisi Taliban lideri Mullah Haibutullah Akhunzada’yı temsil
eden bir delegasyonun ve Sirajuddin
Haqqani ile Quetta Shura’dan
temsilcilerin de görüşme masasında bulunmalarıydı. Kısacası Taliban’ın tamamı
masada temsil edilmiş görünüyor.
Yapılan görüşmelerde ayrıca
Pakistan ve Suudi Arabistan’ın da olması görüşmelerin daha stabil yürümesi
açısından önem taşıyor. Diğer yandan önümüzdeki dönemde Taliban ile yapılacak olası
anlaşmanın kalıcı olması açısından bu iki aktörün görüşmelerde bulunması elzem
gibi görünüyor.
Görüşmelerde dikkat çeken bir
diğer önemli nokta ise Taliban’ın resmi Afgan hükümeti ile görüşmeyi kabul
etmemesi oldu. Bu çok önemli çünkü Taliban’ın bir yandan ABD ve bölge ülkeleri
ile aynı masada görüşmeler yaparken Afgan hükümetinin buna dahil olmaması
diplomatik açıdan özellikle Afgan hükümeti için sorun teşkil ediyor.
Geçmiş dönemde Obama; başa geldiğinde
ABD birliklerinin geri çekilmesi için bir zaman çizelgesi bile belirlemişti
ancak Trump'ın bu konuda yanlışa düşmediği görülüyor. En azından çekilme ile
ilgili net bir tarih vermiyor. Çünkü Obama’nın askerleri hem Irak hem de
Afganistan’dan tarih vererek çekmesi DEAŞ ve Taliban’ın bir anda güçlenmesi ve
alan kazanmasına yaramıştı.
Kilit
Aktörler: Pakistan, Suudi Arabistan ve BAE
Taliban’ın toplantı
sırasındaki talepleri; yabancı birliklerin geri çekilmesi, ardından mahkumların
serbest bırakılması ve Taliban liderliğinde bulunan isimlerin uluslararası
yaptırımlar listesinden çıkarılması olduğu belirtiliyor. Bunun sınırlı bir
ateşkes ve Afgan hükümetiyle doğrudan müzakere yolunu açacağına inanıyorlar. Her
iki tarafın şartlarını ve taleplerini uzlaştırmak hala zor bir görev gibi
görünmekle birlikte, kilit aktörler olarak BAE, Suudi Arabistan ve Pakistan'ın
katılımıyla ortaya çıkan iyi niyet atmosferi, bir sonraki süreçte ilerleme
sağlamak için yeterli manevra alanını sağlamış durumda.
Amerikan birliklerinin çekilme
kararının Trump yönetimi tarafından açıklanmasıyla Taliban; taleplerinin bir
kısmı konusunda başarı kazanmış gözüküyor.
Taliban konusunda teferruatlı
bir deneyime sahip olan serbest gazeteci Sami Yousafzai, “Bu görüşmeleri takip ederken ilk kez iyimser hissediyorum” diyor.
Yousafzai, iyimserliğinin bir başka nedeninin Taliban başkanı Mullah
Haibatullah Akhundzada ile doğrudan temas halinde olan Taliban temsilcilerinin
toplantıya katılımı olduğunu söylüyor.
Üst düzey Taliban
temsilcilerinin katılımı dışında, Suudi Arabistan'ın gelmesi, Taliban'ın kilit
destekçisi olduğuna inanılan Pakistan'a bu sefer olumlu bir rol oynamaya
yönelik baskıyı daha da arttırmış durumda.
ABD’nin stratejik
hamlelerinden birisi, Pakistan’ın Arap dünyasındaki destekçileri ve dostları
olan Suudi Arabistan ve BAE’nin toplantıya katılmasını sağlamak oldu. Bu; ABD,
BAE ve Suudi Arabistan'dan Pakistan'a üç yönlü baskı yaratıyor. Taliban için de
bölgede olumlu baktığı! üç aktör Pakistan, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap
Emirlikleri’nin ısrar etmesi üzerine müzakere masasına gelmekten başka çaresi
yok gibi görünüyor.
Chunying:
“…siyasi uzlaşmayı teşvik etmek tek gerçekçi yol…”
Çin, Taliban’la düzgün
ilişkilere sahip olduğuna inanılan bir diğer ülke. BAE’de yapılan müzakerelerden
sadece birkaç gün önce, Çin dışişleri bakanı Afganistan'da barışı tartışmak
üzere Kabil'deki Pakistanlı ve Afgan mevkidaşlarıyla toplantılar yaptı. Çin'in
Afgan barışına herkesten daha fazla ihtiyacı var. Çünkü Kemer ve Yol
Girişiminin bir parçası olan milyarlarca dolarlık Çin-Pakistan Ekonomik
Koridorunun (CPEC) bölgede barış olmadan mümkün olamayacağı aşikar.
Çünkü ABD’nin bölgeden çıkması
kısa süre içerisinde bölgenin yeniden kaotik bir politik ortama dönmesine neden
olarak Çin’in özellikle CPEC projesinin güvenliğini tehlikeye atabilir. Bu
arada Pakistan'ın yeni Dışişleri Bakanı Şah Mehmood Qureshi, Afganistan'daki
gelişen politik dinamikleri tartışmak için 25 Aralık 2018'de Çin'e gitti.
ABD'nin bölgeden askerlerini çekeceğini belirtmesinin ardından “hararetli”
görüşmeler artmış görünüyor.
Qureshi, Çin'e gelmeden önce
Afganistan ve İran'a uğradı. Çin'in ardından Moskova'ya geçecek.
Çin Dışişleri Bakanlığı
sözcüsü Hua Chunying, görüşmelerden sonra yaptığı açıklamada, "Her iki taraf da askeri araçların
Afganistan sorununu çözemediğine ve siyasi uzlaşmayı teşvik etmenin tek
gerçekçi yol olduğuna inanıyor." dedi.
Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi,
geçen yıl barış ve bölgesel istikrarın sağlanması için yakın müttefiki Pakistan
ve Afganistan'ı içeren üçlü bir mekanizma başlatmıştı. Platformda, üç komşu
ülke arasında güvenlik ile ekonomik ve siyasi işbirliğinin desteklenmesi
hedefleniyor. Pekin, Afganistan’daki istikrarsızlığın devam etmesinin özellikle
Çin’in Sincan bölgesinde sıkıntılara yol açacağından endişe duyuyor.
Afganistan’da
Pax-Sinica? Mümkün mü?
“Afganistan
ve Pakistan’ın barış çabalarını destekliyoruz ve Taliban’ı barış sürecine
katılmaya çağırıyoruz” diyen Wang, Afganistan’da barışı sağlamak
için Afganistan, Pakistan ve Çin arasındaki işbirliğinin önemli olduğunu
söyledi.
Çin televizyonu CGTN’ye
konuşan Eski Cumhurbaşkanı Hamid Karzai; ABD’nin barış müzakerelerine yönelik
çabalarının Afgan hükümetinin bağımsız olarak rol alması halinde başarılı
olacağını söylüyor ayrıca Şangay
İşbirliği Örgütü'nün isyanla mücadelede ve Afganistan'da barışı inşa etme
noktasında yapıcı bir rol oynayabileceğini de ekliyor.
Afganistan şu anda ŞİÖ’de
gözlemci üye ve önümüzdeki süreçte teşkilata katılma olasılığı yüksek
görünüyor. Karzai'ye göre, Çin ve Rusya gibi bölgedeki süper güçler Afgan barış
sürecinde etkili rol oynayabilir.
Bölgenin ticari ve diplomatik
hakimiyetini pekiştirdikten sonra Çin'in, özellikle Pakistan'ın Belucistan
Eyaletindeki güney sahilinde askeri varlığını genişleteceği iddia ediliyor.
Afganistan’da Taliban’ın lehine yaşanan gelişmeler ve Belucistan bölgesinde Çin’e
yönelik saldırıların artması durumu Çin açısından daha da elzem kılabilir.
Çin’in bölgede güvenliği
sağlamak açısından temel hedefinin Güney Çin Denizi'ndeki Çin askeri tesisleri
ile Cibuti’deki deniz üssü arasında kesintisiz bir bağlantı sağlamak olduğu
iddia ediliyor. Ancak bu mümkün olur mu tahmin etmek zor.
“ABD’nin yardımıyla ABD’yi Afganistan’dan Çıkarmak”
2015 yılından bu yana Afganistan’da
42 ABD askerinin hayatını kaybettiği belirtiliyor. Ghani kısa süre önce, 28.000'den fazla Afgan
polisinin ve askerinin 2015'ten bu yana öldüğünü, bunun daha da
yükselebileceğini söyledi. Ancak Ghani’nin özellikle güvenlik bürokrasisinde
yaptığı atamalar Afganistan’ın Taliban ile savaşma konusunda “istekliliğini”
göstermesi açısından önemli. Tabi bunu görüşmelerde bir koz olarak kullanma
olasılığı da mevcut.
Trump’un asker çekme kararının
ardından Afganistan cumhurbaşkanı Muhammed Ghani’nin baş danışmanı Fazel Fazly’nin
"Tavsiyede bulunan, eğiten ve yardım
eden birkaç bin yabancı birliğin çekilmesi güvenliğimizi etkilemeyecek, son
dört buçuk yıl içerisinde güvenliğimiz tamamen Afganların elindedir ve nihai
amaç ANDSF’in topraklarını kendi başlarına savunmak için ayaklarının üzerinde
durmasıdır.” diye tweet atması Afgan devlet elitinin kendine olan
özgüvenini göstermesi açısından önemli.
2015'teki ölümünden kısa bir
süre önce, Pakistan’ın İstihbarat Servisi (ISI) eski başkanı ve “Taliban’ın
babası” olarak adlandırılan Hamit Hamid Gul, bir televizyon röportajında
şöyle diyor: “Bir gün, tarih ISI’nın
ABD’nin yardımıyla Sovyetler Birliği’ni Afganistan’ın dışına çıkardığını ve yine
ISI’nın ABD’nin yardımıyla ABD’yi Afganistan’dan çıkardığını söyleyecek.” ABD
bu çekilmeden pişman olur mu olmaz mı cevabı zor bir soru. Ancak buradaki güç
boşluğunun doldurulacağı su götürmez bir gerçek.
Tabi Afganistan’ın Irak ve
Suriye’nin kuzeyinde olduğu gibi bir çatışma alanına dönüşmesi durumunda
bölgedeki güçlerin söz konusu Afgan hükümetiyle güvenlik alanında işbirliği
yapması da gündeme gelebilir ki o zaman stratejik çıkmaz daha da
keskinleşecektir.
Afganistan gibi kaotik bir
bölgede sorunlar çözüme kavuşmadan askerlerin geri çekilmesi küresel terörizme
hizmet edebilecek kontrol edilemeyen alanları yeniden yaratabilir. Bu nedenle
özellikle bölge ülkelerinin Afganistan’da barışı inşa etme konusundaki çabaları
belirleyici olacaktır.
ABD Baş müzakerecisi
Khalilzad’ın attığı tweetlere bakılırsa bir sonraki hareketi, Taliban ile
görüşmelere destek sağlamak için bir Afganistan sivil toplumuna söz konusu
görüşmeleri anlatan ve meşruiyet çabası arayan toplantılar düzenlemek.
Özellikle gençlik temsilcileri ve siyasi parti liderleriyle buluşması bu konuda
verimli olabilir. Sadece her şeyi kapsayan bir süreç Afganistan'da kalıcı barış
ve istikrar için sağlam bir temel sağlayacaktır.
Bir yerde okumuştum “ABD savaşları kaybetmez sadece ilgisini
yitirir” diye.
Sanırım bu sefer ABD’nin büyük
ilgisi olmasına rağmen savaşı kaybediyor.
Bölgenin yeniden kaotik bir
duruma evrilmesi ABD’nin stratejik çıkarlarına hizmet eder mi etmez mi bunu
zaman gösterecek.
Sonuç olarak jeopolitik bir
yalnızlığa gömülmüş olan Afganistan bu stratejik çıkmazdan çıkabilir mi?
Asıl soru da bu.
0 Comments