Çin'in "deniz milisleri" olarak bilinen "balıkçı tekneleri" Güney Çin denizinde yaşanan gelişmeler sonrasında gündeme gelmeye devam ediyor.

Özellikle Pentagon'un bu teknelere "savaş gemisi" muamelesi yapacağını açıklaması Güney Çin Denizinde tansiyonun giderek yükseleceğini gösteren önemli bir işaret.

Çin'in "üçüncü deniz gücü" olarak tanımlanan bu teknelerin Çin Deniz Kuvvetleri ve Çin Sahil Güvenliği ile koordineli hareket ettiği belirtiliyor. Çin iddiaları kabul etmezken bazı uzmanlar bu balıkçı teknelerinin askeri unsurlar olduğu konusunda ısrarcı.

 “Denizde Gerilla Savaşı”

Filipinler ordusu Ocak ayından bugüne Thitu Adası'nın yakınlarındaki Sandy Cay bölgesinde 275 gemi tespit etmiş durumda. Bazı uzmanlar bu yaklaşımı "guerrilla warfare at sea" (denizde gerilla savaşı) şeklinde yorumluyor.

Ancak Çin'in Filipinler elçisi Zhao Jianhua aynı fikirde değil ve iddiaları reddederek bu teknelerin “hiçbir şekilde silah bulundurmayan" balıkçı tekneleri olduğunu belirtiyor.

Uzmanlar; bu tür "milislerin" bölgesel iddiaların vurgulanması, keşif faaliyetleri yapılması ve tartışmalı alanlara erişimin zorlaştırılması gibi stratejik hedefleri teşvik etmek için kullanıldığını söylüyor.

Pek çok tekne uydu navigasyonuyla donatılmış olduğu için konum takip edip iletebiliyor ve denizde istihbarat toplayıp rapor edebilme kapasitesine sahip. 

Hatta Erickson ve Kennedy’ye göre milis tekneleri; diğer birimleri izlemeye, kısa mesajları iletmeye yarayan ve mürettebatın Çince karakterleri yazabileceği bir tablet ekranına sahip olan Çin'in Beidou navigasyon uydu sistemine sahip.

James Kraska ve Michael Monti’nin 2015 yılında yayımladığı The Law of Naval Warfare and China’s Maritime Militia (Deniz Savaşı Kanunu ve Çin’in Deniz Milisleri) isimli makale konuya hukuki bir perspektiften baktığı için son derece aydınlatıcı.

Kraska ve Monti’ye göre bu milisler Çin tarafından organize edilen ve daha çok istihbarat toplama ve iletişim konusunda yardımcı olan, donanmanın hedeflerine yönelik işe yarar bilgiler üreten donanımlı (eğitimli) bir balıkçı teknesi ağı.

“Hibrit Sivil Deniz Kuvvetleri”

Çin’in balıkçı tekneleri konusundaki ısrarı deniz savaşı kanununda balıkçı teknelerinin savaşa dahil olmadıkları sürece korunmaları ve savaş dışı tutulmaları hususuna dayanıyor.

Kraska ve Monti’ye göre Çin; Güney Çin Denizi'ndeki jeopolitik iddialarını desteklemek için dünyanın en büyük sivil balıkçı teknesi filosunu işletiyor. Hibrit Sivil Deniz Kuvvetleri olarak adlandırılan bu milisler aynı zamanda Japonya ve Vietnam'a karşı zorlayıcı deniz diplomasisini destekleme konusunda da önemli bir rol oynuyor.

Çin'de iki yüz bin balıkçı teknesi olduğu ve bu sektörde 14 milyon insan istihdam edildiği tahmin ediliyor. Ancak bu amaçla kullanılan 23 bin civarında balıkçı teknesi olduğu iddia ediliyor. Deniz milisleri Çin savaş gemilerine lojistik destek de sağlıyor.

Örneğin iddialara göre söz konusu gemiler Çin’in Güney Çin Denizi’nde bilinen yapay adaları inşa etmek için inşaat malzemeleri sağlıyor. (1990’lardan bu yana en az 2.65 milyon ton.)

2012 yılı Haziran ayında Hainan eyaletinde bulunan ve devlet tarafından işletilen Baosha Fishing Corp.'un yöneticilerinden He Jianbin, Global Times gazetesine verdiği bir röportajda Çin devletini balıkçıları Çin milislerine dönüştürmeye çağırmış;

“Güney Çin Denizi'ne 5.000 Çinli balıkçı gemisi koysak, 100.000 balıkçı olur. Ve hepsini milis yapıp onlara silah verirsek, Güney Çin Denizi'ndeki tüm ülkelerin birleşik kuvvetlerinden daha güçlü bir askeri gücümüz olur. Her yıl mayıs ve ağustos ayları arasında, balıkçılık faaliyetlerinin olmadığı dönemlerde bu balıkçıları/milisleri balık avlama, askeri operasyonlarda beceri kazanma, ve güney Çin denizinde yaşanan problemleri çözmeyi sağlamaları konusunda eğitmeliyiz.” diyor. (Miles Yu, Inside China: Armed Fishermen, Washington Times)

Bu görüşler her ne kadar ilginç olsa da resmi bir söylem değil. Şu ana kadar bu balıkçı teknelerinin “silahlandırıldığı” yönünde somut bir kanıt bulunmuyor. Bu nedenle söz konusu teknelerin “savaş gemisi” olarak değerlendirilmesi amacını aşan bir değerlendirme olarak görünüyor.

“Zorlayıcı Olmayan Bir Diplomasi Yöntemi”

Çin; Vietnam, Filipinler, Malezya, Endonezya ve Brunei ile var olan gerginlikler arttıkça, deniz milislerini açık çatışma riski olmadan kullanarak zorlayıcı olmayan bir gri yöntem benimsiyor. Bu aynı zamanda barış döneminde bölgedeki hegemonik yaklaşımını tahkim etmesine de yarıyor.

Çin, Senkaku Adaları konusunda yaşanan anlaşmazlık hususunda da Japonya'ya karşı aynı stratejiyi kullanıyor.

Örneğin 8 Eylül 2010'da Çinli bir balıkçı teknesi Senkaku Adaları yakınında iki Japon Sahil Güvenlik gemisine çarptı. Geminin kaptanı Zhan Qixiong ve on dört mürettebatı, Japonya Sahil Güvenliği tarafından gözaltına alındı. Denizciler iki hafta sonra serbest bırakıldı ancak olay Çin-Japonya ilişkilerine ciddi hasar verdi.

 “Halk Savaşı ve Çin Deniz Milisleri”

Çin deniz milislerinin felsefi temeli, sivil ve askeri yapıların entegre olduğu “halk savaşı” kavramına dayanıyor. Pekin Büyükelçiliğinde eski bir askeri ataşe olan Dennis J. Blasko deniz milislerinin “halk savaşı kavramının modern şartlar altındaki bir uzantısı olduğunu öne sürüyor."

Çin; balıkçı teknelerinden oluşan milis yapısının bölgesel hegemonya amacındaki stratejik hedefi desteklemenin daha az kışkırtıcı bir aracı olabileceğine inanıyor.

Çin’in deniz milisleri, balıkçı tekneleri ile deniz kuvvetleri arasındaki çizgiyi bulanıklaştırma riskini de beraberinde getiriyor. Bu nedenle uluslararası deniz hukuku kapsamında yapılacak değerlendirmeler ilerde yaşanabilecek ihtilaflar açısından son derece önem taşıyor.

 “Gri Bölge Operasyonları ve Tanımlanamayan Askeri Unsurlar”

Balıkçı tekneleri olduğu için karşılarındaki unsurları şaşırtan bu yapıların gri bölge operasyonlarında kullanıldığını iddia eden uzmanlar teknelerin "bir lahana" gibi bölgeyi çevrelediğini belirtiyor.

Bir bakıma tartışmalı bölgelere askeri unsurların sızması noktasında geliştirilmiş bir strateji olarak tanımlanabilir.

Tanımlanamayan bu askeri unsurların faaliyetleri bir anlamda dördüncü nesil savaş konsepti içerisinde ya da hibrit savaş yaklaşımı açısından değerlendirilebilir.

Pekin’in deniz milisleri bölgede gelecekte yaşanacak olası deniz savaşlarında önemli bir rol oynayacak şekilde pozisyon almış durumda. En azından iddialar bu yönde olduğunu gösteriyor.

Pentagon’un “savaş gemisi muamelesi yaparım” açıklamasını da hesaba kattığımız zaman balıkçı tekneleri ve savaş gemileri arasındaki çizginin giderek silikleştiği ve hibrit harbin konvansiyonel harp yaklaşımlarına giderek daha fazla nüfuz ettiğini söylemek mümkün.

ABD-Çin arasında Güney Çin denizinde yaşanacak olası bir çatışmada bu balıkçı tekneleri gündeme gelebilir. Bu nedenle yasal pozisyonlarının netleştirilmesi iki büyük güç arasında yaşanabilecek yanlış anlamalara da mahal vermeyecektir.