Yeni koronavirüs (COVID-19) salgını Ortadoğu ve Avrupa’da yayılmaya devam ediyor. Çin’de vaka sayılarında bir gerileme mevcut iken İran, İtalya ve G.Kore gibi ülkelerde vaka ve ölüm sayıları artıyor.

Virüs salgınının ekonomiye verdiği zarar ise günden günde artmaya devam ediyor. Örneğin Çin ekonomisinde büyüme hızının 1.1 puan daha düşük olacağı söylenirken 140 milyar dolar bir ekonomik kayba uğrayacağı yolunda tahminler var.

Bazı uzmanlarca Çin’in ilk çeyrekteki büyümesinin yüzde 4 civarına düşebileceği şeklinde yorumlar da dillendiriliyor.

Ayrıca Çin’de yaşanan tedarik sorunları ve bunun küresel ekonomiye yansıması nedeniyle dünya ekonomisinde 1 trilyon dolar civarında bir daralma olacağı da söyleniyor.

Salgın küresel bir borç krizini tetikleyebilir

Salgın öte yandan ülkeler ve şirketler bazında uzun zamandır biriken küresel borcu da olumsuz anlamda tetikleyebilir. Böyle bir borç krizi koronavirüsten daha hızlı yayılabilir.

Uzman kuruluşların raporlarına (The Institute of International Finance) göre küresel borç 2019'un ilk üç çeyreğinde 9 trilyon dolar arttı. 2020 yılında da artmaya devam ediyor. Mart ayı sonunda muhtemelen 257 trilyon ABD dolarına ulaşacak.

Çin, yüzde 157 gibi yüksek bir kurumsal borç oranına sahip. Onu Singapur, Güney Kore ve Japonya takip ediyor. ABD’de bu oran yüzde 74. Güney Kore ve Malezya ise ciddi bir döviz borcuna sahip.

Çin’deki borçlanmanın temelinde ise devlet destekli şirketler yer alıyor.

Ekonomik açıdan tablo giderek kötüleşirken virüs salgınının Avrupa’da özellikle İtalya’da yayılması Avrupa kıtasındaki gerginliği artırıyor. Son rakamlara göre Almanya 117, Fransa ise 100 virüs vakası bildirmiş durumda. İtalya’da 34 kişi hayatını kaybederken Fransa’da ise şu ana kadar 2 ölüm vakası var.

Ülkelerin salgınla mücadele ederken rasyonel ve soğukkanlı davranmaları önem arz ediyor. Bu noktada söz konusu salgın birçok ülke ekonomisi ve sağlık sistemi için de ciddi bir test alanı haline gelecek gibi görünüyor.

Ancak burada şunu da söylemek de yarar var ki söz konusu salgının ekonomilere vereceği zarardan kaçınmak zor. Salgınla mücadele eden ülkelerin ve küresel ekonominin ciddi ekonomik kayıplara yönelik hazırlıklı olması gerekiyor.

Küresel bilinç ve eylem birlikteliği

Tüm ülkelerin temennisi salgının biran önce ortadan kalkması iken aksi durumda ciddi problemlerin ortaya çıkması olası gibi görünüyor. Özellikle ülkeler arasındaki seyahat rejimlerinin yeniden düzenlenmesi ve küresel tıbbi malzeme sorunlarının ortaya çıkması gibi hususlar söz konusu salgına küresel bir cevap verilmesi gerekliliğini bir kez daha ortaya koyuyor.

Görünen küresel toplumun söz konusu salgın için henüz yeknesak bir tavır geliştiremediği ve bu bilinci oluşturamadığı yönünde. ABD’de vaka sayıları son gelen rakamlara göre (90) rakamını bulmuşken ve (1) ölüm vakası gerçekleşmiş olmasına rağmen ABD’nin salgına yönelik ideolojik bakış açısı pek değişmiş gibi görünmüyor.

Salgının ortaya çıktığı günden bu yana ABD’nin genel tavrı Çin’i çevrelemek yönünde seyrederken vaka sayılarının ABD, Avrupa ve Ortadoğu’da artmaya başlaması bu meselenin “küresel bir sorun” olduğu hususunu yeniden hatırlatıyor.

Bu noktadan hareketle özellikle Dünya Sağlık Örgütünün, söz konusu salgının kontrol altına alınabilmesi için tüm ülkelerle ortak bir bilinç ve eylem birlikteliği geliştirmesi hem küresel sağlık hem de küresel ekonomi açısından önemini korumaya devam ediyor.