Belirsizliklerin çoğaldığı uluslararası sistem fay hatlarının belirginleştiği bir yeni normale doğru dönüşürken Rusya’nın NATO’nun genişlemesine muhalefet üzerinden yapılandırdığı Ukrayna meselesi “yeni soğuk savaş”ın hibrit bir cephesi olma yolunda ilerliyor.
Hibrit çünkü ortada
henüz sıcak bir çatışma olmamasına rağmen konu ile ilgili aktörlerden gelen
mesajlar sıcak bir çatışmanın her an çıkabileceği yönünde.
Rusya’nın sınıra yüz bin
asker yığdığından tutun da ABD’nin “Rusya
her an Ukrayna’ya girebilir” yönündeki açıklamaları
yoğunluklu bir “bilgi savaşının” (informatization
warfare) yürütüldüğünü gösteriyor.
Hatta bir süre önce
çıkan bir haber Rusların sınıra kan üniteleri gönderdiğine
dair bilgiler içeriyordu. Burada belli ki anlatılmak istenen savaşın çok yakın
olduğu. Rusya, Ukrayna’ya girer mi ya da böyle bir hamle Tayvan özelinde Çin
açısından ne anlama gelir sorularının cevabı önemli.
Rusya, NATO’nun
genişlemesinin durmasını ve Ukrayna ile Gürcistan’ın NATO’ya üye olmasını istemiyor. Ayrıca bunun yazılı bir taahhüt ile
kendisine iletilmesini talep ediyor.
ABD ile aralarında bir
mektuplaşma da söz konusu ama içerik belli değil.
Rus tarafından gelen
açıklamalara bakılırsa çok da tatmin olduklarını söylemek zor.
Biden, kafası oldukça karışık
bir şekilde yaptığı açıklamasında ABD ya da NATO güçlerinin Ukrayna'ya girme
niyetinin olmadığını söyledi. Ayrıca Rusya hamle yaparsa Putin'in kendisine
yaptırım uygulanacağını da belirtti.
ABD ve 'müttefikleri' senkronize olamıyor
ABD'nin Ukrayna
hususundaki yaklaşımı büyük bir “kargaşa”
içerisinde.
Belli ki Avrupalı dostları ile senkronize olamıyor ve Rusya bunun net bir şekilde farkında. Özellikle Almanya’nın yaklaşımı NATO’nun ittifak yapısının sorgulanmasına neden olabilecek bir ölçekte.
Bu konjonktürde doğal
olarak moral üstünlük Rusya'da.
Rusya hamle yaparsa ABD
ve müttefikleri organize bir karşılık veremeyecek gibi görünüyor. Öte yandan bu
durum aynı zamanda yoğun bir belirsizlik de yaratıyor.
Zannımca Rusya’nın, ABD
ve müttefiklerini test etmeye devam edeceğini
söylemek mümkün. Bu argüman bir çatışma olasılığını dışlamamakla beraber Rusya’nın
çok boyutlu bir hibrit mücadele örneği sergilediğini düşünüyor.
Ukrayna meselesinde
Rusya’nın gösterdiği tutum Tayvan
konusunda Çin’in de benzer bir yaklaşım içerisine girebileceğini akla
getiriyor.
Aslında Çin bu konuda
son derece net. Zaten uzun zamandır Tayvan’ın ana kara ile birleşeceğini ve askeri opsiyonlar da dahil tüm seçeneklerin
masada olduğunu belirtiyor.
Burada düğüm noktası bu birleşmenin ne zaman olacağı ve barışçıl
bir şekilde olup olmayacağı noktasında kilitleniyor. Çin akla uygun bir
şekilde Tayvan ile “bir ülke iki sistem”
temelinde birleşmek isterken Tayvanlı siyasi elitler sözlere dökülmemiş bir
bağımsızlık yaklaşımı içerisinde hareket ediyorlar.
Ukrayna ve Tayvan meselesinde statükonun devamı tercih edilebilir
Ukrayna ile Tayvan konusunun
birbirine çok benzediği yönünde belirgin bir konsensüs oluşmuş durumda. Şahsen
bazı benzerlikler olduğunu kabul etmekle beraber “indirgemeci” bir kavrama hatasına düşmekte an meselesi.
Konsensüse ulaşanların
temel argümanı Ukrayna'ya yapılacak askeri bir hamleye yanıt vermemenin Amerika'nın
güvenilirliğini zayıflatacağı ve bunun da Çin’in
Tayvan'a saldırmasına neden olacağı yönünde.
Rusya ile Ukrayna arasında yaşanan krizden pay
çıkararak Tayvan meselesi hakkında analojiler
ortaya koymak ve Çin'in müdahale edebileceğini iddia etmek tutarlı gibi
görünebilir ama bu analojiler daha rafine bir zihinsel çaba ve delillendirmeye
muhtaç.
Şu aşamada konu ile ilgili tüm aktörler için en uygun opsiyon statükonun devamı.
Bulgular ve stratejik yaklaşımlar da bunu gösteriyor. Bunun aksini gösteren
bulgular olabilir ama argüman haline getirmemiz için test edilmesi gerekir.
Çin, Tayvan'ı askeri ölçek çerçevesinde düşünüldüğünde
fethedebilir. Bu kolay da olabilir ancak ABD ve müttefiklerinin tepkisi ve
sonrasında Çin'in her alanda karşılaşacağı abluka
Çin'e pahalıya patlar. Çin böyle bir iş için en uygun konjonktürü
bekleyecektir.
ABD’nin Tayvan özelinde farklı bir gündemi var. Örneğin
Tayvan İlişkileri Yasası gibi bir yasa ile Tayvan’a bazı taahhütlerde bulunuyor.
Stratejik belirsizlik ilkesine göre
hareket ediyor ancak bu hamle yapmayacağı anlamına da gelmiyor.
ABD askeri varlığının yüzde 60’ından fazlasının Hint-Pasifik
bölgesinde olduğu düşünüldüğünde ABD’nin Tayvan konusunda ne yapacağını kestirmek kolay olmayabilir. ABD askeri bir hamle
yapmaktansa total bir ablukayı tercih ederek Çin’in zor durumda bırakmayı
deneyebilir.
İki cephede verilecek mücadele ABD'ye pahalıya patlar
Ukrayna ve Tayvan’da aynı anda ortaya çıkacak krizlere
ortak bir yanıt vermeyi tercih edip iki cephede birden mücadele etmeyi denemesi
ABD için “hegemonik bir intihar”
olacaktır. Dolayısı ile krizlere farklı bir yaklaşım içinde olması daha
muhtemel. Bu nedenle müttefikleri ile beraber hareket etmeye dönük bir endişesi
sürekli ön planda.
Sonuç olarak iki cephede de sıcak bir çatışmadan
ziyade statükonun devamını öngören bir hibrit mücadele yoğunlaşmaya devam
edecektir. ABD, müttefiklerini tahkim etmeden ve emin olmadan bir maceraya girişmeyeceği
gibi Çin ve Rusya da daha koordineli bir ortaklık inşa etmeden geniş çaplı
askeri opsiyonları bekletecektir.
Bu çerçevede iki cephede de hibrit bir mücadele görmemiz mümkün. Bunun içinde yoğun bir enformasyon savaşı olabileceği gibi sıcak bir çatışmaya kapı açan olasılıkları da dışlamamak gerekiyor. Fakat bunların büyük bir krize dönüşme olasılığı maliyetler hesaba katıldığında şu anlık zayıf görünüyor.
Weber’in belirttiği gibi “tarih, değerler arasındaki ilişkidir.” İçinden geçmekte olduğumuz
şu dönemde, yıllar boyunca soğuk savaşın belirlediği ve tahkim ettiği değerler
sistemi sorgulanıyor ve dönüşüyor. NATO içerisinde beliren kafa karışıklığı ve
Çin-Rusya arasında yoğunlaşan ilişkiler tarihin bir kez daha yön değiştirdiğini
gösteriyor.
Hegemonyası eriyen bir güç olarak ABD böyle bir
dönüşüme nasıl yanıt verecek muamma. ABD, zora dayalı bir hamle mi yapacak yoksa müttefiklerine Kserkses’in
ceza olarak denizin kırbaçlanmasını emretmesi gibi talimatlar mı yağdıracak bunu zaman gösterecek.
Dr.Hüseyin Korkmaz. Yazar başta ABD-Çin ilişkileri olmak üzere Çin ve Asya Jeopolitiği üzerine odaklanan bir araştırmacıdır.
0 Comments